Pazartesi, salı ve çarşamba günleri saatler 18:30’u gösterdiğinde Öncü TV ve Öncü Radyo ortak yayınıyla gündemin değerlendirildiği ‘Yorumlu-yorum’ programının son bölümünde Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Düzce Belediyesi’ndeki adeta zehirli sarmaşık gibi kuruma zarar veren yapıyı anlatmaya devam etti. Menfaatine göre hareket eden ve bunu ‘Milliyetçilik’ kisvesine sokmaya çalışan belediyedeki yapılanmanın kontrol altına alınması gerektiğine işaret eden Ünsal, yargıya kadar taşınan yanlış adımları tek tek anlattı.
“Muhakkik “Soruşturmaya gerek yoktur” raporu hazırlıyor”
Ünsal, şunları söyledi: “Pazartesi günü bir konudan bahsetmiştik. Bahsettiğimiz konu; bir belediye başkan yardımcısı ve 7 kişinin hakkında savcılık soruşturması ile ilgiliydi. Aynı zamanda belediyede de bir idari soruşturma var. Şimdi bu konu bir hayli ilerledi, ilerliyor. “Ne var?” mahiyetinde şöyle bir bakalım. Daha önce bir iş yerine zabıtaların yapmış olduğu işlemden dolayı bir muhakkik (soruşturmacı) atanıyor. Bir ilde görevli bürokrat, muhakkik olarak atanıyor. 2 defa şikayetlere muhatap kalıyor. Bu muhakkik burada “Soruşturmaya gerek yoktur” diye bir rapor hazırlıyor ve soruşturma olmuyor.”
“Düzce tarihinde böyle bir şerh görmedim, duymadım”
“Şimdi işin şekli, şemalı değişti.” diyen Ünsal, anlatımını şöyle sürdürdü:
“İşin enteresan olan bir boyutu var. İlginç olan konu içinde konu gibi. Şimdi bugün savcılığa ve belediyedeki idari soruşturmaya muhatap olan konu bir binanın imarıyla ilgili yapılmış olan mevzuatı içeriyor. Daha önce buraya ruhsat verilmiş. Her şeyi yapılmış “tamam” denilmiş bir sıkıntı yoktur diye. O ruhsatı veren, o tahkikatı yapan müdürler daha sonra demişler ki “Burası yanlış.” Bu encümene giriyor. Encümende 300 bin lira gibi bir ceza var biliyorsunuz. Daha sonra encümenden iptaline geliyor bu ceza ve encümene katılan müdürler, belediyenin içindeki müdürler bu karara şerh koyuyor. Hoppala. Düşünün bir belediye başkanı, bir siyasi irade, bir karar alıyor buna da şerh konuluyor. Deniliyor ki “Bu iş yanlış, yapılan iş yanlış, verilen karar doğru değil, biz memur olarak, müdür olarak bu işin sorumluluğuna girmeyiz.” Niye, bir sopa var ya. Dedik ya pazartesi günü belediyenin bir sopası var. Sopasıyla insanlar birbirleriyle husumetli olduğu veya ticari veya farklı hesaplar olduğu, bir hesabı belediyenin sopasıyla düzeltmeye çalışılan bir yapı var burada. Şimdi düşünün siz bir yerde irade sahibisiniz, siyasi hesap vermek gibi bir sorumluluk olan bir yerdesiniz. Ve bir karar alıyorsunuz, yönetim sergiliyorsunuz. Ben Düzce tarihinde veya bildiğim bir bölgede görmedim böyle bir şerh konulmasını veya böyle bir karşı çıkılmasını. Bu şerhten sonra da başlıyor savcılık süreçleri.”
“İşte buna nepotizm deniliyor”
Bir Düzce gerçeğine de parmak basan Ünsal, şunları kaydetti:
“Arkadaş Düzce’de en büyük sıkıntılardan biri şu, bugün Yozgat’a gidin, Manisa’ya gidin, Edirne’ye gidin veya Anadolu’nun bir şehrine gidin.
- Nerelisiniz?
- Düzceli’yiz
-He iyi ne güzel, hoş geldin, sefa geldin.
Bizim buraya Yozgat’tan, Edirne’den Manisa’dan veya İzmir’den birisi geldiği zaman,
- Hoş geldin, sefa geldin, sen ne milletsin?
Buraya gelenler bunu çok haklı olumsuz değerlendiriyor. “Biz hiç duymadık” diyorlar. Bu Düzce’de çok yoğun, Sakarya’da kısmen var. Arkadaş biz hepimiz Türk milletiyiz. Türk milletiyiz, Türk’üz. Oradakilerde öyle biliyor ama burada işte ak kavimlerin kendilerine biçtiği bir rol var. Tabiri caizse o, o millet. Bu, bu millet. İşte buna nepotizm deniliyor buna. Burada da gerek siyasi gerek içtimaı gerek ticari konularda çok sıkıntılı bir yapının içine girmemize sebep oluyor. Belki bir tarafı deniz, bir tarafı doğa yani sabah, yaz aylarında 35 derece deniz sıcağında, deniz sahilinde kalıpta, 18 derece yaylaya gitmesi arasındaki fark 1 saat. Böyle bir coğrafyaya sahip Düzce. Bir tarafında İstanbul var. Bir tarafında Ankara var. İstanbul, Ankara aynı mesafede. Kaldı ki bir tarafından otoban geçiyor. Bir tarafından D-100 karayolu. Bir tarafı deniz yolu ve demir yoluyla bağlı. Şurada Sakarya’da Allah nasip ederse yakında bir, çalışmalarda baya hızlandı. Hızlı trenin geçme olasılığı da baya yükseldi. Muhteşem bir coğrafyamız var. Ekonomik olarak, içtimaı olarak mükemmel. Ancak bu coğrafyada paylaşamadığımız bir nepotizm var. İnsanların kendi kavimlerindeki insanlarla beraber hareket etme, hoş tutma ve buna benzer bir yapı. Yazık ya bunlar her şeye yansıyor biliyor musunuz? Ticarete yansıyor, siyasete yansıyor, belediyeye yansıyor, milletvekiline yansıyor, her yere yansıyor.”
“İş ticari rekabete, siyasi rekabete gelince kavimler arasında bir rekabete çekiliyor”
Milliyetçilik olgusuna Düzce’deki yanlış bakış açısı üzerinden değerlendirmelerine devam eden Ünsal, “Düzceli olmak, Türk olmak kadar asil ve yüksek değerli olamaz. Hepimiz farklı farklı kavimlerden olabiliriz. Ama Türk kavmi, Türkiye Cumhuriyeti toprağında, Türk olarak birbirimizi kabul etsek, çok mu zor? Bu her yere yansıyor dediğimiz konuda da tabiri caizse belediyeye yansımış. Burada bu süreç nasıl işler, nasıl gider, ha bu da bunun bir kalıntısı. İş ticari rekabete, siyasi rekabete gelince kavimler arasında bir rekabete çekiliyor, birileri arasında, yazık günah.”
“Herkes farklı hesaplar peşinde”
Sözü belediye içindeki hizmet değil menfaat odaklı hareket eden ve kuruma zarar veren yapıya getiren Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, “Belediyenin içindeki bu yapıya çok dikkat etmek lazım. Bir belediye başkanının burada duruşu çok önemli. Bilemem ama herkes kendi iradesini ve idaresini ortaya koyar. Hesabı veren, toplama cevap veren, kamuoyuna bilgi veren, bu sorumluluğu olan belediye başkanı. Yöneten birileri ve belediye başkanının tasarruf koyduğu noktada da herkes farklı hesaplar peşinde. Yazık günah. Şimdi yani kısa zaman içinde bir millet bahçesini gördük. İnsanlar ne kadar mutlu millet bahçesinde. Ne kadar keyifli. Düzce’nin içinde ucube olan yapı kalkmış. Pozitif enerji olan, insanlar orada mutlu, keyifli. Millet bahçesine bir eser meydana gelmiş. Fevkaladenin fevkinde olmuş. Buna çirkin oldu diyen yok. Eksik oldu diyen yok. Eleştirenler var mı? İzmirli bir firma gelmiş işte oturmuş, kalkmış. Birisi büfe koymuş daha önceki haklarından dolayı olabilir. Bunlar eleştirilecek mi eleştirilsin onlar ayrı bir şey ama pozisyon ve yapı olarak, bir kütüphanesi var, kitap okuyanlar mutlu. Çocuklar gayet mutlu, insanlar mutlu. Böyle hizmetler geliyor. Kaldı ki küçük sanayi sitesi kentsel dönüşüme girmiş.
“Bu güç savaşları bize katkı sağlamıyor”
Ünsal son olarak şöyle konuştu: “Düzce’de çok güzel hizmetler, adım adım projeler yürüyor. Birileri düşmüş diğer işlerin peşine. Almış eline belediyenin sopasını birilerinin kafasına vuruyor. Bir güç savaşı var. Ciddi bir güç savaşı var. Bu güç savaşları bize katkı sağlamıyor. Enerjimizi buna harcamayalım. Enerjimizi gerçekten şu coğrafyada Ankara’nın, İstanbul’un ortasında, bir tarafı deniz, bir tarafı doğa. Ovasıyla, dağıyla, toprağıyla, konumuyla, coğrafi nimetiyle büyük nimet olan Düzce’ye ne katabiliriz ona bakmak lazım. Önümüzde ki günlerde nepotizm bir daha inceleyeceğiz.”