‘Düzce müftüsü çok dua ediyor, her yere gidiyor, her törenlerde oluyor’ dedim. Kırılanlar olmuş. İncin istersen hocam, bu işler o kadar çok olunca, böyle oluyor. Geçtiğimiz günlerde Kızılay, Ensar denilen bir binası vardı, FETÖ’den kaçak olan İbrahim Çelik, o binayı almıştı. Daha sonra oraya bir market yapıldı, onlar da bıraktı gittiler. Bina atıl halde duruyordu, bu bina geçtiğimiz günlerde ihaleye çıkıyor, birinci ihalede kimse girmiyor. İkinci ihale yapılıyor. Ne tesadüftür ki ihaleyi Düzce'den Aktif Yonga Beton diye bir firma alıyor, 53 milyona. Hani deveye sormuşlar; ‘Senin neren doğru?’ Burada birkaç tane eğri var; kamuoyuna yansıyan boyutta. Burası 80- 90 milyona alındı deniliyordu. Hatta bir iş adamının bunu teklif ettiği söylendi. 53 milyona birinci değil, ikinci ihalede satılmış. İhale Ankara'da yapılmış. Alan yer Düzceli firma, Muhammed Erzurum diye bir arkadaş. Buraya kadar gayet normal. Ancak şimdi burada bir iş yeri, bir sistem kuruldu. Neden bozuldu? O soru işareti. Neden alındı? Bu soru işareti. Neden bu kadar uygun fiyata satıldı? Bu da başka bir soru işareti. Burası Kızılay, bu milletin bağışlarıyla, imkanlarıyla dönen bir yer. Bu konuyla ilgili Kızılay bir açıklama yapar veya yapmaz, ama soru işaretleri var.
Ankara’da yapılan ihaleyi, Türkiye'de hiçbir yer görmemiş, bilmemiş, duymamış. İkinci ihaleyi de Düzce'den birisi girmiş, almış. Muhammed Erzurum, piyasanın şartlarının çok altında bir beton sektörüne girdi. Maliyetinin altında faturayla malzeme, beton satıyor. ‘Nereden geliyor bu derenin suyu?’ diye sormak lazım. Merak ediyor insanlar, biz de merak ediyoruz. Hatta bir Esen ailesinin buraya ciddi bir para teklif ettiği ve kabul görmediği iddiası var. Bu ne kadar doğru, bunu da bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var; bina alınıyor, bir işletme açılıyor. İşletme yürümüyor adam çıkıyor oradan. Neden çıkıyor? Onu da bilmiyoruz. Bildiğim kadarıyla, deposuyla pozisyonuyla çok uygundu. Zaman içinde de Düzce'de ticarette mazisi olmayan, gücü olmayan bir firma, tarafından birkaç sene sonra alınıyor, hayırlı işler. Bunun arkasının takipçisi olacağız. Kamuoyu da bunu çok merak ediyor. O bina 53 milyona satılmış.
DÜZCE’NİN MOZAİKLERİ ORTAYA ÇIKSAYDI
Bir konuştuğumuz konu da, bize çok dönüşüm sağladı. Tebrik eden var, eleştiren var. Asar çevresindeki Faruk Özlü'nün yanında oturan, ulema takımından, çok bilene kadar, beklentisi yüksek olanlardan, beklentisi az olanlara kadar bir ekip var. Akşamları oturduğunuz zaman, Faruk Özlü’nün etrafına küme - küme etrafında olduğu gibi, bir de kenarda köşede, sağda ve solda bekleyen adamlar var. Bunlara biz yalaka demiştik, biraz üzülmüşler. Adama arkasından demediğini bırakmayan, sinkaf dahil etmediğini bırakmayan adam, 3 Kuruşluk menfaati için, Faruk Özlü'nün karşısında hokkabazlık yapıyor. Biz bunları görüyoruz, biliyoruz. Düzce'de biliyorsunuz, savaşarak bu toprakları vatan yapan bir yapı var, sığınarak gelenler var. Düzce değişik milletlerden oluşuyor, memleketin birçok yerinden gelmiş, 200 yıldan beri göç alıyor. Son 50 yılda Düzce'ye gelenler var. Bir açılışı yapıldı Asar’ın. Asar hikayesini herkes anlattı, ama gerçeğini Faruk Özlü yaptı. Çok maliyet olmuş, 150- 200 milyon. Siyasetçiler baksın, yani maliyetli mi değil mi? Erzurumlular böyle Oltu Çağ kebabını oraya koyup da, böyle açılış günü gelseydi. Anıt Park’ta veya farklı yerlerde Trabzon günleri hazırlayan Trabzonlular Derneği vardı. Tabii bunları da görmedik. Herkes kendine bir kutsallık ve özerklik ifade ederek, güç gösterisi yapıyor. Asar’da akşamları otururken, nimetlerden faydalanmak için herkes öbekleniyor, Faruk Bey’in veya gücün etrafına. Kafkas ekibi vardı, ne güzel gelseydi oraya. Düzce'nin mozaikleri ortaya çıksaydı. Düzce'de yaşayan insanların, milletlerin curcunası gibi olsaydı. Niye organize etmediler, niye gelmediler? Niye orada gücün etrafında dolaşıyorsunuz? Güçten güç almak mı?
GÜNDÜZ ELİMİZE FENER ALIP ARAMAYA BAŞLIYORUZ
Eleştirilerden bir tanesi de Düzce'nin İzzet Baysal’ları. Allah vermeyi, herkese nasip etmez. Bu insanlar da tabii parayı kazanırken beraber kazanmadık, ama bu memleketten kazandık. Şu anda devletin depremden dolayı yatırımları azalmış. Deprem bölgesine yapılıyor yatırımlar. Düzce'nin bir öğretmen evi yok, Düzce'nin bir polis evi yok, bir oteli yok. Oteli var da, insanları daraltmış. Ama yatırımlar buradan kazanılıyor, başka yerlere gidiyor. Millete faydalı olacak yatırımlarda işiniz olmazsa veya yatırımınız olmazsa, bunu adamlar konuşur. Düzce'nin şu anda İzzet Baysal’lara ihtiyacı var. Çünkü bir deprem ülkeyi yıktı. Belki 150 milyar dolar oldu Türkiye'ye faturası. Yatırımlar durdu, yatırımlar geri kaldı. Kendi yağımızda kavrulmak zorundayız, bunlar bunun için dile geliyor. Bunun için gündeme geliyor. Okulumuzla, hastanemizle, sosyal tesisimizle memlekete faydalı yatırımlar lazım. Ballı - kaymaklı işler deyince, 50-60 milyonun hiçbir esamesi okunmuyor. Ama İzzet Baysal’ı arayalım, hayırsever iş insanı arayalım deyince, bulamıyoruz. En son elimize gündüz bir tane fener alıp sokakta dolaşırsak, belki buluruz.