Kategoriler

MAKAMLAR GEÇER, İNSANLIK KALIR

Bir dönemin fenomenleşen sloganı vardı: “açken sen, sen değilsin.”

Kanaatimce, her yerde, her zaman, hiç olmazsa bugünlerde billboardlarda ve panolarda görmemiz gereken slogan bunun tersi olmalı: “Tokken sen, sen değilsin.”

Tokluk, duyguları sağırlaştırır. Dışarıya ilgiyi azaltır. Başkalarına dair kaygılarımızı söndürür. İnsanı kendi kendine yeter sandırır.

Bu tarifle kimin gözünde hangi topluluk vücut buldu bilemiyorum ama ben Düzce bürokrasisinden bahsediyorum.

Düzce bürokrasisinde, bir hastalık boyutuna ulaşan bu “Bananecilik”, kibir yumağına dönüşen samimiyetsiz gülümsemeler, bir vatandaşın işini: üzerindeki kıyafetler kadar ciddiye almalar….

Liste uzar gider ama kimseyi zan altında bırakmamak adına uzatmıyorum.

Dikkati çekmek istediğim boyut: makam sahiplerinin insanlara tepeden bakmasından daha vahim bir boyut.

Çünkü vatandaşa tepeden bakma hakkını onların bilinçlerinde canlandıran hadise, sahip oldukları makamlardır. Ve o görev süreleri dolduğunda vatandaş o kibirli bakışlardan kurtulacaktır.

Asıl mağdur, hizmet borcunda olduğu vatandaşa kibir perspektifinden bakan makam sahiplerinin ta kendileridir.

Kimliksizlik boyutuna ulaşan makam ve mevki hırsı, ben merkezli yaşayış biçimi, gelip geçici olanların büyüsüne kapılarak, gerçekliği kaybetmekten daha kötü ne olabilir?

Anadolu irfanının veciz sözlerinden biridir, şöyle anlatılır.

Allah dostuna sormuşlar;

“Ey veli insan nasıl yaşamalı söyle?”

Cevap:

“Son nefeste nasıl olmak istiyorsa hep öyle…”

Tüm bu şatafatlar, süslü ve büyüleyici ilgi ve alakalar bittiğinde: yönettiğiniz şehirde bir vatandaş olarak da aynı şekilde yaşayabileceğinize ne kadar inanıyorsanız, o kadar iyisiniz.

Ve her şey bittiğinde nasıl hatırlanmak istiyorsanız, o kadar çalışmak konusunda özgürsünüz…

Düzce Valisi Selçuk Aslan’ın göreve başladığı ilk gün kurduğu: “halka hizmetin hakka hizmet olduğunu biliyoruz. Ve bu şuurla çalışacağız” cümlelerinin hakkını verme gayretinden hiç şüphe duymuyorum.

Ve bundan sonraki süreçte de Vali Aslan’ın dert ve hassasiyetine yakışır bir bürokrasi anlayışının Düzce’ye kazandırılmasını temenni ediyorum.

Yorumlar