Kategoriler

Düzce’nin Ayşe Ablası…

Ayşe Keşir son yıllarda Düzce’nin siyasi geleceğini dokunarak şekillendiriyor.

Düzce’de üç-beş ay önce il başkanı sorunu had safhaya çıkmıştı.

Başkan Hikmet Keskin hakkında sokakta, tavanda, tabanda konuşulmayan konuşulur hale gelmiş artık bu makam gerek parti gerek kamuoyunda kabul görmez konuma gelmişti.

Yerel basında konular gündeme geldikçe “Ayşe Keşir Hikmet Keskin’in biletini kesiyor” yorumlarını duyduk, bildik.

Keskin o makama fazla mı gelmişti, evet.

Makamı tartışılacak hale mi getirmişti, evet.

Makamda temsil kabiliyeti, asaleti bitmiş miydi, evet.

Ayşe hanım olayın ne tarafından dahil olduysa o tarafından dahil olup bu keşmekeşin bitmesine katkı sağladı mı, evet.

Peki Düzce’nin tanımadığı bilmediği Ayşe hanım bu gücü, kudreti nereden aldı?

Ben de dahil olmak üzere Ayşe ablayı anarken, bilirken “İthal vekil” Keşir dedik.

“İthal vekil” dediğimiz Ayşe abla “yerli” dediğimiz, “Düzceli” dediğimiz, “bizim” dediğimiz, “biziz” dediklerimizden daha çok tabana inip birebirde binlerce gönle dokunmuş.

Kadın-erkek, partili-partisiz kaç kişiye himmet etmiş, hizmette bulunmuş.

Onları anaç ruhuyla Hayme Ana gibi dinleyip vekil olarak değerlendirmiş.

Cumhurbaşkanı’nın hanesinde kabul görmüş.

Hanımefendi ve aileyle iletişimde makbul tutulmuş.

Tabandan tavana iletişim kurarken Düzce’deki medya ve basınla hasbihal gereğini hissetmemiş.

Düzce’de “Biz İstemezük” diyen ahaliyi duymamış, görmemiş, bilmemiş.

Kendisi de medyadan, gazetecilikten gelen Keşir bu konuda tarzı ile bu sonuçları görmüş.

Ama inkar edilmeyecek bir gerçek var ki Düzce siyasetine kadın eli Ayşe abla eli değdi.

Gerek il yönetiminin oluşmasında gerekse belediye başkanları tespitinde gerek meclis üyeliklerinde…

Özellikle Başkan Özlü’nün yol haritasında Ayşe hanımın ciddi bir etkisi var.

‘Reise sadakat, Ayşe Keşir’e sarı-kırmızı kart’ olayına gelince.

Bu kart sadece Ayşe hanımın alacağı bir kart değil.

Bu karara imza atanların hepsinin alacağı bir kart.

Ayşe hanımla özleşmesinin sebebi ise Ayşe hanımın inandığı, bildiği doğrulardan taviz vermemesi. Siyaseti doğal, etkin ve inanarak yaparken siyaset bildiğini sananlara siyaseti yeniden öğretmesinden kaynaklanıyor.

Ne istediğini bilen, ne istemediğini bilen bir siyasetçi.

Kararlı, sonuç odaklı, tabandan gelen sesi de tabandan gelen mesajı da değerlendirmesini çok iyi biliyor.

Bu heyecan ve bu birikimin Düzce’den Ankara’ya değil de Ankara’dan Düzce’ye yansımasının zamanı geldi.

Ayşe ablanın gerek hanedeki kabul görmesi, gerek bürokrasideki tecrübesi gerek heyecanı Ankara’da Düzce için büyük bir kazanım olacaktır.

Bu yazıyı yazarken birçok detayı yazmadım. Detayı görmek isteyenler İl genel meclis listesine ve görevlendirmesine iyi baksınlar.

Detayı görmek isteyenler belediye meclislerine başkanlarına iyi baksınlar.

Detayı görmek isteyenler Ayşe ablaya iyi baksınlar.

Bu enerjiyi ve vizyonu Düzce’nin hizmeti için kullanalım.

Eleştirmek kolaydır. Önemli olan enerjiyi güce çevirmektir.

Ayşe hanımda bu vizyon da bu güç de, bu birikim de var…

DURSUN AY FENA TONGAYA DÜŞTÜ

Dursun Ay mütevazi ve uyumlu hali ile Belediye Başkanlığına gelince AK Parti’nin gönül adamı oldu.

Mehmet Keleş’in “Benim borcum 210 milyondu şimdi ise 400 milyonu geçti” tezviratlarına rağmen il genel meclisinde birinci sıradan gösterildi.

İl Genel Meclis başkanlığı hayalini hep birlikte kuruyorduk. Ama hayaller hüsranla sonuçlandı.

AK Parti Grubu “Çiğdem Günal” dedi. İyi mi dedi, doğru mu dedi, nasıl, niçin dedi bilmiyoruz.

Ama bildiğimiz bir gerçek var ki Dursun başkan bu işe çok üzüldü. Biz de üzüldük. Başkanı seven herkes üzüldü. “İkinci dönemde olur” dedik, avunduk.

Peki bu sürece nasıl gelindi?

O kadar sebep oluşmuş ki kamuoyuna yansımayan bunları Ahmet Azap daha iyi bilir.

Ama yansıyanlara bakılırsa Cumayeri ve Gümüşova Dursun Ay’ın seçim bölgesi.

Kaynaşlı bölgesi de yirmi yılını yaşadığı geçim bölgesi.

Her iki tarafta da sınıfta kalmış.

Dursun Ay’ı İl Genel Meclis birinci sıraya yazılmasında etkin rol oynayan Milletvekili Fahri Çakır da Ay’la birlikte sınıfta kalmış.

Sonuçta iki kalıktan bir başkan çıkmamış. Durum bu kadar basit.

Gelelim Çiğdem Günal’ın meclisteki başkanlığına…

Çiğdem Hanım hem başkan hem de Plan-Bütçe Komisyonu üyesi olarak görev almış.

Önceki dönemlerde başkanların komisyona yazılmadığını biliyoruz. Yeni bir usul ve tasarruf ile meclis görevine başladı. Biraz sıradışı olsa da hayırlara vesile olsun.

Memlekete kendilerine hayırlı olsun bereketli olsun.

Yorumlar