DÜZCENİN İLK MİLLİ GÖRÜŞCÜSÜ HACI HİDAYET TÜRKSEVEN

Hacı Hidayet Türkseven. Düzce’nin Gölyaka İlçesinden Düzce iş yaşamına başlayan hayat yolculuğunu Herkesin Bir hikâyesi var köşesine anlattı.

DÜZCENİN İLK MİLLİ GÖRÜŞCÜSÜ HACI HİDAYET TÜRKSEVEN

Hacı Hidayet Türkseven. Düzce’nin Gölyaka İlçesinden Düzce iş yaşamına başlayan hayat yolculuğunu Herkesin Bir hikâyesi var köşesine anlattı.

04 Kasım 2017 Cumartesi 15:04
DÜZCENİN İLK MİLLİ GÖRÜŞCÜSÜ HACI HİDAYET TÜRKSEVEN

Hidayet Türkseven 1935 yılında Gölyaka İmamlarda doğdu. Rum döneminde efteni, Cumhuriyet Döneminde İmamlar Bugünkü ismi ile Gölyaka dan yetişen Düzce’nin iş Dünyasının Hac organizasyonlarının hacı abisi.

İlkokul mezunu Hacı Hidayet. İlkokulu hep pekiyi dereceyle bitirip kendi çapında küçük yaşında ticarete başladı. Babasına okuması için telkinde bulunsalar da baba kabul etmemiş. Altı kardeşin iki numarası. Dört kardeş ahirete intikal etmiş. On kardeşli geniş bir aileye mensup.

İlk ticaretini sırtındaki ceketi satarak yaptı. Çocuk yaşta yaptığı ticaretini 1960 yılından itibaren geliştirmeye başladı. Yolcu taşımacılığıyla başladığı hayat kazanımı 1963 yılında il hacca hacı getirerek devam etti. Gölyakada açılan halı ve o günki tabirle muşamba bükünki tabirle plastik çadır ticaretine başladı. Düzce’ye 1955 yılında gelen Türkseven 1955 yılnından bugüne n kerestecilik, nakliyecilik ve hizmet sektöründe emin adımlarla yürüdü.

NİKAHTA KEREAMET VARDIR NASİHATINI YAŞAYARAK ÖĞRENDİ.

1965 yılında Hanife hanımla tanıştılar.

Hanife Hanımın amcasının oğlu ile arkadaş olan Hacı Hidayet bu durumu şöyle anlatıyor. “ Hanife hanımın amcasının oğlu Celal Kundak oğlu bana amcamın kızı var seni onunla evlendirelim dedi. Biz onunla asker de beraberdik. Biz iki kere dünürcü gönderdik. Babası sert adamdı. Hemen vermediler kızı.Ben Gürcü’yüm Bunlar Türk ben Kızımı Türklere vermem demiş. Benim nasıl bir türk olduğumu o gün kestirememiş tabiki.Bizim Türk Beyi olduğumuzu bilmiyordu. Sonradan öğrendi tabiki” dedi.

Hanife hanımdan dinleyelim bu süreci. Hanife hanım anlatıyor” Ben Celal Kundakoğlunu çok severdim. Bunlar gidiyor geliyor Celal bana Sakın Cayma seni onlara verecem diyor.Bende sessiz kalıyorum o günlerde öyleydi.Bunlar gelince babam Yine geliyor Türkler derdi. Bizim çok güzel geniş bahçemiz vardı gelenleri orda karşılardık.Babam gelenlerle ben ilgilenince Anlaşıldı Anlaşıldı bunlar peşini bırakmayacak seni zorla bana verdirecekler dedi. Bu iş böyle beş yıl sürdü. Hacı evlenemedi bende bir yere gitmedim. İstanbulan hastaneden Dönerken Hacı beyin arabasına rast geldik. Babam Bak sen dedi Türkün arabasına rastladık ya dedi. Bende hiç ses çıkarmadım. Yolda bir yerde mola verdik. Hacı hiç ön tarafa geçmedi. Devamlı arkada oturdu. Babam bana bu çocuk saygılı herhalde hiç bu tarafa gelmedi dedi. Babam aşağı inmişti bende dışarıya bakarken Hacı bet tekere bakıyorum diye bana bakıyormuş. Görüşme konuşma yok o kadar görmeden sonra kararımı verdim. Diyerek dünya evine girdiler.

En son kız istemeye Çolak İsmail Pehlivanı gönderdiler. Halis Seyhan ve Çolak İsmail Pehlivan Hanife Hanımla Hacı Hidayetin yarım asır önce Dünya evine girmesine sebep oldular. Bugün yarım asırdan fazla zamanda huzurla mutlulukla geçen evliliği beş çocukla taçlandırmış Türkseven ailesi.

Nikahta keramet vardır misali evlendikten sonra işlerinde bereket ve kazançlar birbirini takip etti.

TİCARET NASİP İŞİ

Akçakoca’dan Düzce’ye hac organizasyonundan dönerken yolda aldığı bir yolcu ile tanışması akaryakıt ticaretine tesis işletmeciliğine giden kapıyı araladı Hacı Hidayete. Yolcu olarak alınan kişi üçköprüde akaryakıt istasyonu inşaatı yaptığını söyleyerek o gün yağmur yağması nedeniyle Hacı Hidayetin dükkanına naylon örtü almaya gelmesiyle de ticaretin fitili ateşlendi. Hacı hidayet elindeki otobüsü sermaye olarak verip üç köprüdeki istasyonu aldı. 1975 yılından bugüne istasyon iştiraki bugün t7 petrolleri olarak Türkiye’nin yerli milli Düzceli iştiraki oldu.

BİNLERCE KİŞİYİ KUTSAL TOPRAKLARA GETİRDİ.

Hac umre organizasyonunun maddi manevi kazanımı bir aile olmanın verdiği güvenle gerek ticaretinde gerekse toplumsal kabulde bugün seksen yaşında Olan Hacı hidayet Türksevene altyapı oluşturmuş.

Hayatında hatırlamak istemediği ancak gençliğin verdiği cehaletle geriye baktığında en çok pişman olduğu 18 yaşındaki cezaevi yaşamına işaret ediyor. Yaşanan pişmanlık ve üzüntü yüzüne vuran Hacı baba her zaman itidalle olunmasını ilerdeki yaşlarda anlaşılan ancak keşkeklerle hatırlanan halin haklı haksız ne oluşa olsun yaşanmasını altını çizerek telkin ediyor. 18 Yaşında altı yıl bir cehaletten dolayı cezaevinde kalan Hacı Hidayet baba uzlaşmanın anlaşmanın konuşmanın erdeminin anlaşılması için hata yapmak değil nasihatlere tecrübelere ehemmiyet vermenin gerekliliğine işaret ediyor.

Hacı Hidayet olmanın kendine en büyük kazanımının toplumda saygı görülmek olduğuna dikkat çeken Hacı Baba” Adam alkol alırken benim yanımda saklayıp birgün sonra özür diledi. Ben milli görüşçüyüm. Hatta Düzcenin il milli görüşçülerinden biriym. Halk partili ve diğer görüşlerden olan herkese saygı duyarım. Saygı duyduğu zamanda saygı görürsün. Toplumda herkese hoşgörülü olmak zaten inancın gereğidir” diyerek hayatta huzurun mutluluğun başarının sırrının karşındakileri ötekileştirmemek olduğunun tecrübe ile sabit olduğunu anlatıyor.

BİLİNMEYEN SÖYLENMEYEN HAYIR HASANATLERİ OLMUŞ.

Ticarette kazanmaya başladığı zaman zekat vermeye özen gösterdiğini ifade eden Hacı Hidayet Baba” Malının 40/1 ni zekat verince insan malının azalacağını düşünüyor. Aslında zekat verdikçe hayır hasenat verdikçe mal çoğalır. Ama dikkatimi çeken bişey var. Gençler bizden daha cömert. Ben bir kuruma bin lira vermek niyetindeydim. Çocuklarla istişare ederken oğlum Faruk baba biz o işi hallettik dedi. Beşbinlira vermişler. Ben babamdan cömerdim sizden benden cömertsiniz dedim. Eskiden yamalı pantolonlar vardı kıtlık imkansızlık vardı. Şimdi şükür bu yıllardaki yaşayanlar bu nimetlerin kıymetini bilmiyorlar” diyor hacı hidayet o günleri 1950 li yılları yaşayan biri olarak.

Cami kuran kursu gibi hayırları dillendirmeden yaptığını Hafız Hasan Kuran Kursunun arsasını bağışladığını bunları ilk defa bizimle paylaşan Hacı Hidayet baba bürgün Tv izlerken engelli çocukların halini görüp okul ve eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya niyet ettiğini bir dostuna açar. Nurullah Çelebiye konuyu açar” Nurullah’ı çağırdım. Kimseye söyleme belki altından kalkamayız dedim. Bana proje getirdiler projenin toplamı 500 bin liraa olarak başladı. Sonra 8000 m2 alanda projeyi büyüttüler. Siz vatandaş olarak başlatın. Protokol yapın. Başlangıcı yaptık ben 650 binlira hesaba yatırıp dolaylı 250 bin lira aktarıp 900 binliraya yakın buraya kaynak aktardım. Şimdi ihalesinin yapıldığını duydum. Engelli otistik rahatsız çocuklara yapılan bu yatırımı takip ediyorum. Param olsa daha da destek olacam” diyerek hayatının en anlamlı hayrını yaptığına inanmış Hacı Hidayet amca.

DÜZCEDE İLK MİLLİ GÖRÜŞÇÜ BENİM

Düzce’nin ilk milli görüşçüsü benim diyerek Erbakan Ankara’dan yola çıktığında Düzce’den bayrağı eline aldığını söyleyen Hacı Hidayet baba” Düzce’de il milli görüş bayrağını eline alan benim. Bu konuda tevazu sahibi değilim. Kim aksini iddia ederse ya cahildir yada yalancı. Erbakan Hocanın gurubundan Hüseyin Sude Erceli vardı. Hoca Bunu Boludan aday gösterip çalışma talimatı vermiş. Ondan evvelde Erbakan Odalar birliği başkanı olarak Düzce’ye gelmişti o zaman danışmıştık. 1965 li yıllardaydı. Millî Nizam partisinin Devlet Güvenlik mahkemesindeki duruşmalara katıldık. Hatta eşyaların biz boşalttık parti genel merkezinden. Ben partiye kendi imkânlarımı sunup hiç menfaat beklemedim Yıllarda Şimdiki Cumhurbaşkanımız çok gençti o yıllarda. Düzce’ye gidip gelirken kendisinde o ışık o günlerde vardı. Tayip bey beni tanır görüşsek hasbihal ederiz. Erbakan Hocanın Bolu’ya geldiğinde kendi arabamla onu taşır hizmet ederdik. Bağımsız aday Hüseyin Sude Erceli çalışmalara başlayamıyormuş. Kahvelere köyler gelmesin diye tehdit etmişler. Kapıcı köyüne gidecem çekiniyorum dedi. İki arkadaşla birlikte herşeyi göze alıp arabamızla seçim gezilerine başladım. Hüseyin abiye ters konuşmaya başladılar. Bende müdahale ettim. Seçimi kazanamadı ama üçüncü parti olduk” diyerek dava için maddi manevi duruş sergileyip bugüne kadar geldi. İl dönemde saadet partisine oy verdiğini Bugün ak parti ve Reisin duruşundan sonra 15 yıldır Reisa destek verdiğini söylüyor Hacı Hidayet.

İŞ VERMEK ZEKAT GİBİ TASADDUK GİBİ

Paranın sürekli hareket etmesi gerektiğini söyleyen Hacı Hidayet baba” Paranın yatırıma geçmesi hareket etmesi zekat gibi bir değerdir. Makam mevki sahibi olmak kolay ama iki kişiye iş vermek aş vermek kolay değil. Bizim Yeksan, Tursan tesileri, ve tüm iştiraklerimizde yaklaşık 500 kişilik istihdam var. Tursan daki yatırımların % 90 nının yatırımını biz yaptık. Türkiye’de bir numaralı tesis işletiyoruz. Devlet bizden menün ve Türkiye’nin farklı noktalarında bize işletmecilik teklif ediyorlar. Bu iş kolay değil. Şimdi yeksanda imalat durdu. Yeksan Düzce’nin sektöründeki ilk markası. En üstün teknoloji ile donatılmış kurulmuş. Âmâ bugün atıl durumda. Ben bin kişiye iş aş vermek isterim. Çalışanımla aile gibi olurum. Ben bir eve aşa işe vesile olmanın huzurunu yaşamak istiyorum. Bu konuda Düzce’nin kaderine yön verenlerin bu firmaya sahip çıkarak yüzlerce kişinin istihdam edilmesi için destek olmaları gerektiğine inanıyorum” diyor.

BİZİM ESNAFIMIZ MÜŞTERİYİ YALANA ALIŞTIRMIŞ.

Düzce de esnaflık dayanışma ve aile gibi olduğuna işaret eden Hacı Hidayet Baba” Müşteri dükkâna gelince boş dönmemeli. Adama malı satabilmek. Bizim esnafımız müşteriyi yalana alıştırmış. Müşteri seni malı satmak için yalan söylemek zorunda bırakıyor. Bu olmaması Lazım. Bu sarı mal on lira be beyaz mal da on lira. Sarı malı on iki dedin beyaz malı on lira dedin müşteri sarı malı on liraya almaya çalışıyor. Bu kandırmalık oluyor. Ahilik ve esnaflık değerlerine aykırı bu işler.” Dedi.

HER TÜRKÜN BİR ASKERLİK HATIRASI VAR.

Askerliğe cezaevinden sonra dönem kaybı olarak giden Hacı Hidayet Türkseven amca” Askerlikte çok kavgalı ameliyatlık günlerimiz oldu. Çok ameliyat yaptırdım Isparta’da ulaştırma olarak asker oldum.Ispartada cezaevini aradık. Dayak sırası banada geldi üç çavuşu ameliyat yapınca sürgün oldum. İstanbul’a gönderdiler beni. Beni arşiv müdürlüğüne gönderdiler. Eski evrakları düzenledim. İki sarhoş Sultanahmet’te kız ve erkeğe saldırmışlar. Bende orada bir yerde oturuyorum. Oraya Havacı bir astsubay gelip bana esas duruş ta durmamı istedi. Bende bunu dinlemedim gittim birliğime. İnzibatlar geldi benim Sultanahmet’teki olaya karıştığıma hükmedip tutuklandım. 45 gün sonra mahkemeye çıktım. Mahkemede suçsuz olduğum ortaya çıktı. İki inzibat eşliğinde birliğime geldim. Kemal Bimbaşım vardı. Sen kabadayınmışsın herkese dövüp kırıyormuşsun. Gel bilek güreşi yapalım dedi. Beni yazıcı görevi verildi. Kemal Binbaşı erleri topladı. Bu adam kalabalıkta askerlik bitiremez buna askerliği bitirteceğiz. Beni makamına çağırıp Düzce’ye sağlam git sağlam gel derdi. Tüm depoları bana emanet ederdi. O Kemal Binbaşı sayesinde askerliği bitirdim” diyor.

DÜZCEYE İLK 302 OTOBÜSÜ GETİRDİ.

1965 Yılında Opel marka bir araba aldığı zaman uçak aldığını sandığını anlatıyor Hacı Hidayet Amca. Diyor ki ” O zaman ne büyük beşeydi o opel araba. Ondan sonra renolar çıktı. Hikmet yarar bana bir tane almamı reklamını yapmamı istedi. Onun hatırı için steyşın reno aldık. Şimdi şükür kapıda özel işlerde kullanılan 16 tane arabamız var. Düzce’ye il 302 otobüsü getirdim. 1970 model di. Otobüsü alınca otobüste para kazanıyordu satarken de kazanıyordu. Malı alırken on liraya satarken on liraya satıyorduk. İstanbul’da Leventte bir arsa vardı. Yanında bir arkadaşımla gittim. Arkadaşım beni caydırdı. Bir hafta sonra gittim yer satılmış. Yeri satan adama ulaştım. Adam bana 75 binlira verirsen sana arsayı satarım dedi. Ticaret anlık ve zamanlık tavrı göstermektir zamanlarda İstanbul da hayvan çiftlikleri vardı. Ticaretin en büyük sermayesi dürüstlüktür.

Beni biri kötülemiş. Mafya demişler. O denilen adamla hacca gittik. Adama demişler ki seni uçaktan atar o mafya demişler. Aynı adam bana hac dönüşü anlattı. Aynı adamla beş sefer hac umreye gittik. Çay mahallesinden Mehmet cebel vardı. Benle iki sefer hacca gitti. Bana senle iki üç sefer hacca gittik artık senle gitmeye cem dedi. İki gün sonra yazıhaneme geldi. Gülüyordu. Bende kendisine tamam gülme bir yere yazıldın hayırlı olsun dedim. Rahmetli dediki her yere gittim senin yüzün gülüyor seninle gitmeye karar verdim dedi. Önemli olan dürüst olmak ve sözün eri olmaktır.” Diyerek ticaretin en büyük sermayesinin dürüstlük devamlılığının da güleryüzlü olmak olduğunu söyledi.

Düzce’de Hac umre organizasyonlarının yarım saırdır duayeni olan Hacı Hideyet Türkseven amca Türsan, Yeksan ve T7 petrollerinin alt yapısını kuran direk 500 kişiye dolaylı olarak üç bin kişilik aileye iş istihdam sağlayan Düzce’nin hacı abisi ailenin hacı babası piri fani. Kendisine Hayırlı uzun ömürler diliyoruz.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.