Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Öncü TV ekranları ve 100.2 Radyo Öncü aracılığı ile geniş kitlelere ulaşan ‘Yorumlu-Yorum’ programında hava kirliliği, su, trafik başta olmak üzere Düzce’nin sorunlar hanesinde neden uzun yıllardır eksilme olmadığını çok yönlü şekilde sorguladı.
“Çevre İl Müdürü Nurhan Kartal, birine yaz birine kış yapmamalı”
Düzce’de halk sağlığını tehdit eden hava kirliliği sorununu körükleyen sanayi kuruluşlarına yönelik kontrollerde ‘kayırma’ yapılmaması gerektiğini vurgulayan Ünsal, sorumlu kurum olan Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nün denetim mekanizmasını sağlıklı işletemediğini aktardı.
Ünsal, “Hava kirliliği noktasında çok sıkıntımız var. Düzce'nin hava kirliliği noktasında çevrenin, zabıtanın, özel idare ekiplerinin biraz daha dikkatli olması gerekir. Adam salmış dumanı. Püfür püfür duman. Biz gündeme getirdiğimizde Beltaş’ın tesislerinde kiracı olan firma asfalt üretiyor. Buraya zaten komple hakim olmuş. Hem iktidar hem muktedir olmuş o firma. Bu firma filtre taktı. Sadece orası da değil mesela yan tarafta bir firma daha var. Millet toz topraktan rahatsız. Filtre çalışıyorsa biz tozu-toprağı niye çekiyoruz? Burada fabrikaların hava kirliliğindeki etkisi yüzde kaç onu bilmiyoruz. Tabii bilimsel çalışma ile hava kirliliğindeki filtreleri, çevreye verilecek olan zararlarının çok hassasiyetle takip edilmesi lazım. Çevre İl Müdürü Nurhan Kartal, birine yaz birine kış yapmamalı. Çünkü personelle kavga eder hale geldiler. İnsanlar da talep ediyor böyle bir sıkıntı var. Burada hepimiz birden yaşıyoruz ama tabii siyasi dengeler var. Yaklaşık bir yıldan beri bu bizim haber yaptığımız yerde üretim yapılıyor. Hani onların göremediğini vatandaş görüyor. Ondan sonra müeyyide uygulanıyor. Demek ki neymiş? Kamu, siyasi olması önemli değil. Çevre kirliliğine, yaşama standartlarımıza müdahale eden her oluşuma, müdahale edilebiliyormuş.” dedi.
“Mazeret, iktidar ve muktedir olmayanların”
Düzce’de yaşamanın kolay olmadığına vurgu yapan Ünsal, günlük hayatı olumsuz etkileyen birçok sorunla baş etmek zorunda kalan Düzceliler için çözüm üretecek iradeye ihtiyaç olduğunu belirtti.
Ünsal, öncelikli sıkıntı olan hava kirliliğine değinerek, “Burada yaşıyoruz ancak burada yaşarken bizim bir hayat kalite standartlarımız var. Nefes alma hakkımız var, yaşama hakkımız var. Bu haklarımızı kim ihlal ediyorsa, nasıl ihlal ediyorsa buna müdahale etmek bu memlekette yaşayan herkesin görevi. Havamızda özellikle kış aylarında çok ciddi kirlenme, nefes almakta zorluk var. Bunun mutlak önüne geçilmeli. Düzce çanakmış, tencereymiş tamam ama çözüm üretmek lazım. Fabrikaların, böyle üretim yapan yerlerin takip edilmesi lazım. Devletin memuruna, müdürüne, amirine, yetkilisine kim ne diye para veriyor? Vatandaş orada rahat içinde yaşayacak. ‘Burayı takip et.’ diyor, ediyor musun? Ediyorsun ama Nasrettin Hoca’nın ıslıkla merkebe araması gibi değil. Gerçek anlamda havamızı kirletenlere müdahale etmeliyiz. Burada sessiz kalmamalıyız. Trafiğimiz sabahları aynı şekilde devam ediyor. Mutlaka bu memlekette bir üst geçit, alt geçit, nasıl uygunsa artık bu trafiği rahatlatacak çözümler üretilmeli. Çok zor günler yaşıyoruz ya Düzce'de. Havamızda, trafiğimizde, suyumuzda sıkıntı var. Bunlar çözülmeli. Mazeret iktidar ve muktedir olmayanların. Gerekçe iktidar ve muktedir olmayanların. Sorunu anlatmak iktidar ve muktedir olmayanların. Ama iktidar ve muktedir olanlar bunları çözmekle mükellef. Hacet makamında olanlar bu meseleyi çözmekle mükellef. Çözülmediği zaman hasbelkader kamuoyu noktasında insanlar düşüncelerini paylaştığı zaman birtakım sıkıntılar yaşıyor. Düzce'de yaşadığımız ortamda herkes işini yapmalı. Nasrettin Hoca hayat dersi veriyor. Borcuna pek sadık değilmiş. Millet tahsil etmek için kafasını gözünü kırarmış. Bir gün cebinde parası var, gene borcu var. Parayı verecek vermemiş. Hocayı gene hırpalamışlar. Karısı demiş ki; ‘Cebinde para vardı ya senin. Niye vermedin?’ Hoca da demiş ki; ‘Biz ne zaman dayak yemeden borcumuzu ödedik de bugün ödeyeceğiz?’ Bir imkan varsa, bir fırsat varsa, bir yaptırım varsa bunun hayata geçmesi lazım, söylenmeden, enformasyon yapılmadan. Herkes görevini yaparsa herkes mutlu olur.” ifadelerini kullandı.