‘Meteoroloji uzmanı havalar nasıl olursa olsun sizin havanız iyi olsun.’ derdi bir zamanlar. Havaların durumu güzel olmadan, bizim havamız güzel olmuyor. Geçenlerde bir sabah sosyal medyada bir paylaşım yapmıştım. ‘Düzce'yi arıyoruz, nerede, kaybettik.’ diye. Bunun için yerel, genel, siyaset, bürokrasi her türlü sebep izah edilebilir. Ama sıra dışı bakışla, sıra dışı ifadeyle, Düzce'nin kirli havasının ifadesinin mümkünatı yok, çözüm olmalı. İmam yellenirse cemaatin hali ne olur?
Dün akşam (10 Aralık) haber merkezlerimize birçok arkadaşa da gitmiştir, bir video geldi. Konuralp bölgesinde Beltaş’a ait, Düzce Belediyesi şirketine ait bir yerden duman çıkıyor ki; ne duman… Partikülün tozundan, dumanından, kokusundan rahatsız olan vatandaş, yetkili kurumlara, her yere telefon etmiş. Biz de ilgililere burada böyle bir sıkıntı var diye ilettik. Onlar da bakacaklarını, ilgileneceklerini söylediler. Burada Beltaş’ın kiraya verdiği, bir Ege Asfalt diye bir firma var. Bu firmanın dumanı veya bu firmanın asfalt şantiyesinden çıkan dumanın, bir filtre sistemi yok mu? Bu tozdan, dumandan niye rahatsız oluyorlar? Duman çok sağlıklı da, vatandaş uyduruyor o zaman, onu da anlamak mümkün değil.
DOKUNURSAN YANARSIN
ÇEVRE İL MÜDÜRÜ’NÜN İŞİ NE?
Bazı kurumlar ve yapılar vardır, dokunduğun zaman yanarsın. Bu Ege Asfalt’a dokunulmaz, hem de belediyenin şirketinin himayesinde. Buna kim ne diyebilir? Burada kim buna ‘Bu havayı kirletiyorsun hemşerim.’ Diyebilir? Biz şimdi dokunduk, dokunurlar mı, yakarlar mı belli olmaz. Bu işleri halk adına, Düzce adına, kamuoyu adına dillendirenin bir bedeli olur. Sen; belediyenin iştirakinin yerinde olan Ege Asfalt her yere dokunabilir. Nasıl bir eli ve ayağı var bilmiyoruz ki. Buna bir borcun olduğu zaman da bitmez, böyle bir yapı. O bölgede yaşayan insanların, esnafların, lokantanın veya toplumun o dumanı koklaması lazım. Neden? Amcam para kazanacak. İyi para kazansın bu şantiyede kiraya da verilsin, yapılması gerekiyorsa onu biz bilemeyiz. Ama bunun bir usulü olmalı. Çevre İl Müdürü Nurhan Hanım, geçen bakanla fotoğraf çektiriyor. 2 defa tayininin olması gerekirken, bunu himaye ediyor. Peki, ne iş yaptınız orada? Ne işe yarar Çevre İl Müdürü? İşine gelene bahar, işine gelene yaz. İşine gelene güneş, işine gelene ayaz. Düzce'nin havasını kim kirletiyorsa, nasıl kirleniyorsa, kim bunun karşısında durmuyorsa, bize bu havayı kim soluyorsa, dünyada belki siyasi içtimai güce insanlar bir şey yapamazlar.
Sadece bize ‘Burada lütfen bu konuyu dile getir.’ dediler. Artık biz bunun bedelini nasıl öderiz, onu da bilmiyoruz? ‘Senin haddine mi oradaki toz duman?’ derler. Bunun da farkındayız. Ama memleket için, millet için, Allah rızası için bir iş yapalım. Fakat bu kirli havamızın, bu kış günlerinde bir de insani, İslami ve vicdani boyutu var. Allah'tan korkmaz da, kuldan da mı utanmazsın?
ÖLÇÜMLER ÖZEL ŞİRKETLER TARAFINDAN YAPILIYOR
O bölgeye yakın bir bölgede, bize yine videolar geliyor. Arabaların üzerlerinde, sabah kalkanlar toz duman görüyorlar. Orada bir fabrika var. ‘Divapan’ isimli bir fabrika. Üretim yapıyor, gece sabaha kadar, tabii çalışacak adamlar. Araçların üzerinde her sabah bu haftada bir defa, iki defa oluyormuş. Filtreleri özel bir şirket üzerinden raporlanıyor. Buradaki çalışmada filtre sağlıklıdır, uygundur raporunu veren özel bir laboratuvar. Tabii bu özel laboratuvarda Çevre Bakanlığı tarafından kabul gören bir yer. Parasını da bu adam ödüyor. Parasını ödediği verilerle ilgili bir sıkıntı yaşar mı? Baktığınız zaman, kontroller hat safhada. Öyle bir şey olamaz. Çevre İl Müdürünü dinlerseniz, mümkün değil öyle bir şey. Ama vatandaşın arabasının üzeri toz duman. O nasıl mümkün? Beltaş'ın şantiyesinden çıkan dumanın, vatandaşı boğan tozuyla, toprağıyla, kokusuyla, huzurunu bozan dumanın bir izahı var mıdır? Ben Hatice’ye değil, neticeye bakıyorum. Vatandaş bundan rahatsız mı? Vatandaş bu partiküllerden, kokudan veya bu dumandan rahatsız mı? Rahatsız, demek ki rahatsız olunuyorsa, burada bir sıkıntı var. Kim aşacak bu sıkıntıyı? Özellikle Çevre İl Müdürlüğü ve belediye ‘Bir dakika, burada filtre mi takıyorsun, ne takıyorsan tak. Biz burada bu insana hizmet ederken, hezimete uğratmayalım.’ demeli. Herkese bu memlekette yol lazım, hizmet lazım. Üretirken de üretilirken de, bu insanların sağlığı önemli. Önce can sonra Canan.
VATANDAŞ: FARUK ÖZLÜ BİLSE MÜSAADE ETMEZDİ
Düzce'nin havası kirletiliyor, konuştuğun zaman bunları haber yaptığın zaman, değerlendirdiğinizde farklı baskılara sahip oluyorsunuz. Düzce basınında bizden başka bunu gören yok mu? Vatandaş o kadar asilce hareket ediyor ki, iletişim kurduk. Deniliyor ki ‘Faruk Bey bunu görse yaptırmaz.’ O kadar inanmışlar. Faruk Özlü, Belediye Başkanı bunu görse bunu yaptırmaz, bunu bilse önler. Biliyorsa önlemesi lazım. Bilmiyorsa, bunu yapanların ve oradaki yetkililerin, belediye başkanına veya devletin farklı kurumlarına verdiği bilgiyi yeniden gözden geçirmek lazım… O bilgiyi neden verdiğini bilmesi lazım. Çünkü enteresan olan şu; Beltaş’ın bulunduğu alanda, sınırları bile belli değil. İstediği gibi girip çıkıyor. Buna düşman olanlar, bunu tanıyınca dost oluyorlar. Bundan nefret edenler veya bunla iş yapmak istemeyenler, bunlarla muhatap olduğunda başka bir hal oluyor.
Benim anlatmaya çalıştığım şu; Düzce'nin havasının kirletilmesine müsaade etmeyin. Birileri bir imkan kazanacak, birileri bir fırsat bulacak, birileri bir şey yapacak diye, bizim havamızı kirletmeyin. Büyük adam, çılgınca fikir varsa, Düzce'de bir babayiğit, Kardüz dağlarından yapılacak olan coğrafi ve jeolojik bir çalışmayla beraber, 1 kilometre dağın seviyesini alıp bu rüzgarları Mudurnu ile beraber bir rüzgar haline getirirseniz. Düzce'de böyle bir ihtimal var, olur mu? Olur… Ben nereden biliyorum, insanlardan dinliyorum ve hayatı görüyoruz. Ankara Esenboğa Havaalanı dünyanın en riskli havaalanlarından 2. veya 3. sırada. Buraya bir bilim heyeti iniyor. Mühendisler alanda çalışma yaparken, çobanın birini görüyorlar. Bir genç de çobanla konuşuyor. Çoban, ‘Oğlum ben burada 60 seneden beri koyun otlatıyorum, göçmen kuşlar buradan geçer. Güneş buradan batar, rüzgar buradan gelir, buradan havaalanı olmaz.’ Heyetin başındaki yetkili diyor ki; ‘O ne biliyor, çobanlığını yapsın.’ Biz biliyoruz, çılgınca bir şey söylüyorum. Düzce'nin havasını temizlemek için Kardüz’den veya rüzgar coğrafyasından 1 kilometre orman, dağ düzlenir, rüzgar akışı sağlanırsa olur. Ama bir yerden, bir şey olması lazım. Çünkü bu coğrafyadaki havanın kirlenmeden yaşanması için Düzce’ye bir baba yiğit lazım.