Düzce 22°
parçalı bulutlu

Bir şehir, bir belde, bir yerleşim alanı stratejik hamlelerle büyür, stratejik hamlelerle daralır. Şimdi, niye söyledim bunu? Düzce’de 325 bin liraya kiralık iş yeri var. Ne oldu ya bu memlekete? İstanbul Caddesi, Gaziantep Caddesi, Rasim Betir... Sıkıştık kaldık burada. Bu şehrin mutlaka açılması lazım. Hani şehirler kuzeye doğru açılır ya...

Biz tabii şehir planlamacısı ya da uzman bir kişi gibi her şeyi bilemeyiz. Ama aklımızın yettiği yerler var. Şehirler, genel anlamda kuzeye doğru açılır. Özel idarenin bulunduğu alanlar var; belediyenin tarım işletmesinin ya da okulunun olduğu yer... Ya da başka bir yer, bilemiyoruz. Ancak Düzce'nin bu sıkışmışlıktan kurtulması lazım. Yeni yerleşim yerleri, yeni ticari alanlar açılması lazım. Bunun için de bir an önce şu belediye binasını yıkacağız ya, Hal'in oraya bir bina yapalım. Belediye binası oraya yapılsın diye bir düşünce var. Onun da çok şey katacağını zannetmiyorum.

55 M² DÜKKAN KİRASI 90 BİN LİRA DÜZCE NEREYE GİDİYOR?

Benim aklım bu tabii. Daha çok düşünenler, daha vizyoner olanlar daha iyi bilir. Ama 325 bin liraya dükkan kirası mı olur? Bağdat Caddesi mi burası? Eğer bu fiyatlar böyle devam ederse... 55 metrekare bir alan, 90 bin lira aylık kira. Yani her gün 3 bin lira. Düzce'de kirayı duyunca insan gerçekten "Bu memlekete ne oldu? Nereye gidiyoruz?” demek farzı ayn oldu.

Bir memlekette belediyenin, vilayetin, kamu kurum ve kuruluşlarının gittiği yerler o alana ticareti çekiyor. İstanbul Caddesi’ndeki bu fiyatlarla, diğer yerlerdeki bu fiyatlarla bu şehirde ticaret yapılamaz hale geliyor. Niye? Maliyetler çok yüksek. 250 liraya hamburger yiyoruz, belki kiralar düşük olsa 150 liraya yiyeceğiz. Rekabet şansı artacak.

Mesela belediye binası yıkılacak, oradan ayrılacak. Belediye öyle bir yere gitmeli ki, şehrin bu daralmışlığını açacak bir hale getirmeli. Nereye giderse gitsin ama şehirlerin kuzeye doğru açılımı bir öngörü olduğuna göre, Hal binasının olduğu yerde bu amaca çok da hizmet etmez gibi görünüyor.

ŞEHİR MERKEZİNDEKİ ÖNGÖRÜSÜZLÜĞÜN BİR İZAHI VAR MI?

Aklımız bu kadarına eriyor. Ama bu işin planlamacısı olanlar, vizyonuna ve misyonuna sahip olanlar memlekette her zaman karar mekanizmasında oldu. Örneğin, Düzce’ye otobandan giriyorsunuz veya kalıcı konutlardan şehir merkezine gireceksiniz... Sabahleyin oradaki keşmekeşliğin, ıstırabın, öngörüsüzlüğün bir izahı var mı?

Ağır tonajlı araçlar otobandan çıkıyor, oradan geliyor, buradan gidiyor. Sabahları orada insanlar karşıdan karşıya geçemiyor. Şehrin birçok yeri öyle. Şehir merkezindeki olan 3 tane kavşak; Çoban, Öztürkler, Türkseven, Olimpiyat; yeni adıyla Sancaklı  denilen kavşaklarda sabahları ıstırap var. Niye? Bütün şehir bir araya toplanmış.

KİRALAR ÇOK YÜKSEK ESNAF ÇALIŞARAK PARA KAYBEDİYOR

Ben anlamam, bilmem ama sabah kalktığımda evimden şehir merkezine veya gideceğim kamu kuruluşlarına, iş yerime en kolay şekilde gidebilmeliyim. Bunun vakitten kaybı var, nakitten kaybı var, sosyal yaşantımıza etkisi var. Şehir merkezinde otopark sıkıntısı had safhada. Her şey toplanmış şehrin merkezine. Tüm kamu kurumları, valilik, diğer birimler... Ne olacak bu? Şehir yaşanmaz hale geldi. Düzce yaşanmaz hale geldi. Ekonomik olarak da pahalı bir şehir haline geldi.

Niye? Kiralar çok yüksek. 300 bin lira, 100 bin lira kira... Kolay para değil ki bugünkü şartlarda. Ciroya göre, değişiyormuş... E, 300 bin liralık ciro yapması için de adamın ne yapması lazım bilmiyoruz. Şu anki esnaf, şu anki iştirakçi, şu anki Düzce’nin eşrafı, esnafı çalışarak para kaybediyor. Niye? Çok yüksek kiralar, alan yok, alanların açılması lazım. Şehrin nefes alması lazım.

TAŞINIRSA ŞEHİR MERKEZİ RAHATLAR

O caddelerde araba park edecek yer yok. Belirli kurumlar, büyük kurumlar –belediye gibi– şehrin biraz dışına çıkarsa o çıktığı yeri ihya eder. Oraya ticari teşekküller gelir, alternatifler doğar.

Sakarya bu işi çok güzel yaptı. Depremden sonra şehir açıldı. Serdivan sosyal bir merkez oldu, valilik başka bir tarafta... Şehir rahatladı. Ama biz bu fırsatı kullanamadık. Bu açılımlar olmadığı sürece, beş-on sene sonra bir gazeteci ya da vatandaş ya da siyasetçi yine aynı sorunları söyleyecek.

Biz buna mecbur muyuz? Bu bizim kaderimiz mi? Allah bize küllî irade vermiş, cüzî irade vermiş. Küllî irade galli belada yazılmış, bizim kaderimize yön veriyor. Cüzî iradeyle kaderine yön verebiliyorsun. O iradeyi de vermiş.

Düzce’yi yaşanabilecek bir kent haline getirelim. Bunun sadece belediye başkanıyla da olacak bir yönü yok. Tüm sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, STK’lar, ticaret odası, esnaf odası… Bir çalıştay düzenlensin Düzce’de. Herkes fikrini ortaya koysun. Bu rakamlarla, bu şartlarla, bu yapıyla, bu trafikle Düzce artık yaşanacak bir yer olmaktan çıkıyor.

Benim aklım ermez ama aklı erenlerin o akıllara itibar edip, onu genişletmesi, büyütmesi, şekillendirmesi, stratejik konuma getirerek memleketin önünü açması lazım. Düzce’yi şu merkezden farklı farklı merkezlere, farklı farklı noktalara çekmediğimiz sürece Düzce’de yaşam ıstırap haline geldi ve gelmeye devam ediyor.

Park yeri bulamıyorsunuz. Oturduğunuz yerde, ekonomik şartlarda mal olan bir yaşamın gereği olan bir yeme içmenin ya da farklı sosyal amaçlı bir faaliyetin bedelini çok ağır ödüyoruz. Buna bir dur demek lazım. Düzce’nin birinci gündemi bu olmalı.

Bu hava kirliliğine de sebep, araçlar yürümüyor, durduğu yerde sürekli çalışıyor. Ama dağıldığı zaman sirkülasyon olacak. Benim aklım buraya kadar yetti. Aklı çok olanlar, fikri çok olanlar mutlaka buna bir vizyon, bir misyon yüklemeli.

BU İŞ SADECE BELEDİYENİN YAPACAĞI BİR İŞ DEĞİL

Yalnız bu, sadece bir belediyenin yapacağı bir şey değil. Belediye riyaset makamına insanlar fikirlerini söyleyecek. Akıllı, makul ve mantıklı, yere basan, memleketin yarınlarına yön veren fikirler, düşünceler, projeler…

Yoksa rant noktasında herkes kendi istediğini istiyor zaten. Hesabına göre hareket ediyor. Lütfen hep beraber, el birliğiyle Düzce’yi yaşanılabilir bir kent haline getirmemiz lazım. Durum hiç iyi değil.

Programın tamamı için: 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.