Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın çarpıcı yorum ve tespitlerini anlattığı Yorumlu-yorum programı Öncü TV ve 100.2 Öncü radyo ortak yayınıyla Düzceliler’le buluşmaya devam ediyor.
Düzceli vatandaşların ilgi ile takip ettiği “Yorumlu-Yorum” programının çarşamba günkü bölümünde Ünsal, Düzce’de başarılı bir şekilde görev yaparak Düzce halkının gönlünde taht kuran İl Jandarma Alay Komutanı Albay Mustafa Çetinkaya, Asayişten Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Aytaç Tefek ve Milli Eğitim Müdürü Murat Yiğit’in atama kararını değerlendirdi.
İŞTE O PROGRAM
Biliyorsunuz tam tayin dönemindeyiz. İl müdürlerimizde ve bürokratlarımızda zaman zaman değişimler oluyor. Rotasyon denilen tayinler oluyor. Bu tayinlerde de duygusal haller ortaya çıkıyor. Özellikle Düzce İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Mustafa Çetinkaya’nın Karaman’a tayini bizi çok üzdü. Yani üzdü derken bu memleketin has ve halis evlatları irade ve idaresinde daha çok söz sahibi olsun düşüncesinde olan insanlar, biraz üzüldüler. Mustafa Albay asker kişiliğiyle halkla o kadar güzel bir teması vardı ki, o kadar mükemmel bir koordinasyonu vardı ki…
İnsanların karakol dedikleri, eskiden ürküp korktukları, istisna da olsa adaletsiz ve liyakatsiz haller yaşadığı kapıda hakikaten Mustafa Albay’ın irade ve idaresiyle çok güzel günler yaşandı. Düzce’de sevilen istisna isimlerden birisi. Kendisi Karaman’a tayin oldu. Bilecik İl Jandarma Alay Komutanı Naci Aktaş da Düzce’mize gelerek İl Jandarma Alay Komutanı olarak göreve başladı. Dün Mustafa Albay’ımızı basınla olan kahvaltıda yolcu ettik. Bu milletin değerlerine saygı duyan, değerlerini değer olarak gören ve insanımıza hükmetme değil de hizmet etme duygusunda olan bir askerdi. Bir Düzceli olarak, haber noktasında temasları olan bir çalışma arkadaşı olarak çok üzüldük. Düzce’den zaten gidecekti. Mahkeme kadıya mülk değilmiş. Ama daha güzel bir yere daha iyi bir rütbeyle gitmesini bekliyorduk. Çünkü bu memleketin has evlatları, bu memleketi yönetmeye ve idare etmeye layıklar. İnşallah ondan sonraki dönemde, zaten 2-3 yıl kaldı emeklisine. Daha güzel yerlerde olsun.
Yine tayinlerde Samsun’a ikinci bir ismi gönderdik. Milli Eğitim Müdürümüz Murat Yiğit. Zaten Samsun Çarşamba’lıydı. Sayın Valimizin tasarrufuyla da bu sanıyorum hız kazandı. Murat Yiğit de bu memlekette elinden geleni yapmaya çalıştı. O da gönül insanı olarak mümkün mertebe insanlara güzel dokundu. Onun da Düzce’de bu memleketin has ve halis evlatlarında güzel bir yeri var. Milli eğitimdeki çalışmalarıyla çok güzel bir anı bıraktı. Yerine de Etimesgut İlçe Milli Eğitim Müdür geldi.
Bir de Emniyet’te önemli bir değişiklik olmuştu. Asayişten sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Aytaç Tefek, aynı Mustafa Albay’ın ölçü ve standartlarındaydı. Polisle Düzce halkını en çok birleştirip kavuşturan kişi önceki emniyet müdürümüz Hüseyin Deniz’di. Polisin kadife eldiven içinde çelik yumruk olan yapısını Düzce’de çok güzel bir hale getirmişti. Aytaç Müdürümüz de Muş’a tayin oldu. Gerek basınla, gerek vatandaşlarla öyle bir diyalog kurdu ki insanlar tayininden sonra bunu durdurmak için uğraştılar. Akabinde ‘Bir yıl geç gitsin. Biz bu insanı çok sevdik’ mantığıyla hareket ettiler. Ne oldu bilmiyoruz. Düzce’den giden insanlar emekli olduktan sonra gelme durumunda oldukları zaman makamdaymış gibi karşılanacak 3 isimden bahsediyorum. Bu isimler Düzce’den gittiklerinde çok güzel anılarla anılırlar. Emekli olduklarında Düzce’ye geldiklerinde de öyle. Çünkü tarlaya ne ekersen onu biçersin.
‘Ali kıran baş kesen misali ben burada kimseyi tanımam. Görevimi yaparım. Ben devletim. Bunlar vatandaş. Ne dersek onu yapacak’ anlayışında müdürler yok mu? Var. Peki, bunlar ne olur? Yarın bir gün çoluk çocuk, torun torba ve gelecek var. Altın kaşığın, tahta kaşığa ihtiyacı olduğu bir yerde siyaset ve riyasetin hayatta hiçbir zaman ikinci plana bırakılamayacağı bir yaşamın içinde anılmak ve binilmek çok önemli. Bazılarına insanlar selam vermezler. Ama gönüllere hitap eden ve bu millete hizmet derdiyle dertlenen insanların ardından böyle söylenir.
Ben bu konuya neden girdim? Bakınız. Başarılı ticari, sosyal, içtimai, eğitim vb. birçok konuda belirli bir ivme yakalamış illere bakmak lazım. Bu illerde vali atamasından tutun, il müdürüne kadar o bölgenin ve ilin siyasetçisi, STK temsilcisi veya buna benzer herkes söz ve irade sahibi olur. Bir Bolu ve Bursa örneği gibi. Karadeniz’de de birçok vilayette böyle. Ama buraya tayinler olduğu zaman bizim bölgemizin siyasetçileri, STK’lar veya akil insanları olaylara ne kadar vakıf ve ne kadar yetkili olduğu düşündürücü. Bu saydığım isimlerden Murat Bey’in memleketi olduğu için Samsun’a kendi isteği ile gittiğini biliyoruz. Mustafa Albay ve Aytaç Müdür. Bunlar toplumun her kesiminde güzel yer edinmiş insanlar. Tayinleri çıktı. Bizim buradaki siyasetçilerle irade ve idare sahipleri bu işten bihaber… Tayin dönemi geldiğinde bir heyetle beraber ‘Bizim bölgemizde şu müdür, şu bürokrat bizim için kıymetli. Buna dokunmayalım. ‘Biraz daha kalsın’ denmesi veya değişecekse de ‘Falan vilayette şöyle güzel bir insan var. Düzce’nin ve milletin derdiyle dertlenecek bir insan. Biz bu ismi istiyoruz’ şekkinde bir tasarruf olduğuna, ben ihtimal vermiyorum. Bunların sonuçları nasıl geliyor? Kanunlar neden var? İnsanların hakkını, hukukunu, menfaatini anayasal çizgide korumak için var. Bu konunlar kime karşı var? Hırsıza, arsıza, tacizciye karşı var. Toplumda bunlar var oranı fazla değil. Bu kanunlar bunun için. Peki, bu kanunlar yoruma açık mı? Açık. Oradaki mevki ve makam sahibi istediği inisiyatifi yorumlayarak kullanabilir mi? Kullanır. Peki, bu memleketin geleceğini dert edinmeyen bir siyasetçi veya bir bürokrat buraya ne eker? Yoz tarlaya buğday eker mi ekmez mi belli değil… Çünkü hiç önemli değil ki… Ekiyorum görünsün. Ama nasıl ekilecek, toprak hazır mı? Bu dert var mı? ‘Benim zaten emekliliğime şu kadar kalış. Ben buranın amirim.’ Bunlar vatandaşlarla muhatap. Sonuç alınmadığı zaman bunların faturaları hep siyasete kesilir. Siyaset ve riyaset makamında olan bunlara kesinlikle dikkat etmesi lazım. Etkili olamıyorsanız bunu o noktalara ulaştırır. Vatandaştan, hizmetten, dertten uzaklaşan makamdan da uzaklaşır. Şunu hiç unutmamalı. Bir il müdürlüğü veya yardımcılığı makamı kesinlikle siyaset ve iktidarın rıza gösterdiği olur dediği yerler. Bu bir kişiyle değil kişiyle karar verilirse daha güzel neticeler alınır. Her ne olursa olsun bürokratın, amirin, müdürün, memurun; attığı adım, konuştuğu ifade, yaptığı yorum hissi nefsi ne varsa faturası iktidara kesilir. Eksi veya artı fatura olabilir. Bedelini ödeyecek olan siyasettir.
Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, yeni bir atama yaptı. Yaşar Özdemir isimli arkadaşı koordinasyon kurulunun başına getirdi. AK Parti’de Hikmet Keskin döneminde disiplin kurulu başkanlığı yapan Yaşar Bey göreve başladı. Acaba bu neden ve nasıl oldu? Belediyede bir değişim mi var? Başkan Özlü bu kararları neden aldı. Onu da Cuma günü konuşalım. Yaşar Özdemir’in yeni görevi hayırlı olsun. Düzce’ye ve kendisine. İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olanlardır. Müslüman demiyor insan diyor.