Düzce'nin Çilimli ilçesinde "Ekran başında değil doğada ol" projesi kapsamında, çağın hastalığı olarak nitelendirilen teknoloji bağımlılığından kurtarmak amacıyla çocukların yumurta taşıma, halat çekme, mendil kapmaca ve çuval yarışı gibi geleneksel oyunlarla zaman geçirmeleri sağlanıyor.
Çilimli Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Çilimli Anaokulu tarafından yürütülen projeye, Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği öğrencileri de destek sağlıyor.
Proje kapsamında ilk etapta 50 minik öğrencinin ailelerinin de katıldığı doğa kampları gerçekleştirildi.
Proje kapsamında ailelere, teknolojinin, yaşam ve çalışma koşullarını olduğu kadar çocukların oyun şekillerini de değiştirdiği anlatılıyor. Eskiden sokaklarda koşup zıplayan küçük yaştakilerin, artık evlerinde saatlerce bilgisayar başında ya da ellerinde tabletlerle oturup beden gücü harcamadan oyun oynadığına işaret edilerek sokakta oynanan ve artık "geleneksel" olarak tanımlanan oyunların, eğitim ve kişilik üzerindeki olumlu etkilerine de dikkat çekiliyor.
Ayrıca proje kapsamında doğada çocuklara körebe, çelik çomak, saklambaç, sandalye kapmaca, şişe devirme, çatlak patlak, birdirbir, istop, çuval yarışı, aç kapıyı bezirganbaşı, yumurta taşıma, mendil kapmaca ve halat çekme gibi oyunlar dönüşümlü şekilde oynatılarak grup halinde hareket edebilme, takım olma, dostluk ve arkadaşlık ile el becerilerinin gelişmesi sağlanmaya çalışılıyor.
- "Bağımlılığı önlemeye çalışıyoruz"
Proje sorumlularından öğretmen Safiye Şen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, projenin tam amacının teknoloji bağımlılığının önüne geçmek olduğunu fakat bunun yanında da geleneklere sahip çıkılıp doğa sevgisi de aşılanmak istendiğini söyledi.
Unutulmuş ve artık geleneksel olarak adlandırılan oyunlarla çocukların motivasyonunu sağlamayı amaçladıklarını vurgulayan Şen, "Geleneksel ve bizlerin büyüdüğü sandalye kapmaca, şişe çevirmece, saklambaç gibi birçok oyun ile yön bulma becerisi takım olma ve bunun gibi birçok kavramı çocuklara aşılıyoruz. Hedefimiz çocukların doğa ile iç içe yaşamasını sağlamak." diye konuştu.
Çocuklara aşılamak istedikleri kavramların yanında teknoloji bağımlılığının da önüne geçmeye çalıştıklarını anlatan Şen, şöyle konuştu:"Doğa ile toprak ve hayvan sevgisiyle iç içe olan çocuk, insana değer veren ve insanı daha çok seven bireydir. Doğaya kızamaz sinirlenemez sadece ayak uydurmak zorundadır ve yaşam kalitesini kendisi belirler. Okulumuz bir proje okulu. Sürekli çocukları doğa ile iç içe tutmaya çalışıyoruz. Aileler çocuklara evde sıkıldıklarında ellerine tablet telefon veriyor. 'Hadi mendil kapmaca oynayalım' veya 'Sokağa çık arkadaşlarınla oyunlar oyna.' diyen aile yok. Çocukları unutulmamış ama unutulmaya yüz tutmuş oyunlarla tanıştırarak bağımlılığı önlemeye çalışıyoruz."