Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, ‘Yorumlu-yorum’ programında Düzce’nin riskli bina sorunu ve Düzce Belediyesi tarafından ‘Basmacılar Çarşısı’nın bulunduğu alanda yükselen ancak hissedarlarla yaşanan anlaşmazlık nedeniyle yapımı duran Zincirlikuyu İş Merkezi ve Kütüphane Projesi inşaatına asılan pankartı gündemine aldı.
“DÜZCE’DE BİR AN ÖNCE GEREKLİ TEDBİRLERİN ALINMASI LAZIM”
Marmara Deniz Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremim, Düzce’de de hissedildiğini anımsatan Ünsal, adeta deprem anıtı gibi duran hasarlı ve atıl binalar soruna parmak bastı.
Ünsal, şöyle konuştu: “Düzce’de daha önce Suriyeliler’in kaldığı riskli binalar vardı. O günden bugüne kadar bir çalışma yapıldı ama ağır aksak yürüyor. Yıkılması gereken bölgeler var, parseller, adalar var. Ne zaman canımız giderse, ne zaman depremi hatırlarsak o zaman bunlar gündeme geliyor. Öncesinde kimsenin gündeminde yok. Depremdeki binalar... Yani seni öldürmeden binayı terk edebiliyorsan ne mutlu. Çünkü depremin hangi binayı nasıl yıkacağı belli değil. Depremlerde Düzce, ağır hasar almış bir yer. Canlar vermiş, malımız, canımız kaybolmuş. Bir an önce bu tedbirlerin alınmasının ne kadar gerekli olduğunu bir kere daha yaşadık. Bugün (23 Nisan) öğle saatlerinde herkes sokaklardaydı, hepimiz sokaklardaydık. Can korkusu var çünkü. Ama bunun ötesinde Suriyeliler de gitti, binalarda kimse kalmadı. Depreme karşı alınabilecek önlemleri öngörerek almalıyız. Alamazsak, ah canım, ah canım...”
“EĞER İLİM ÖĞRENMEK TARTIŞMA KONUSU OLUYORSA BU MEMLEKETTE O TİCARETİNİZ BATSIN”
Zincirli Kuyu Çarşısı ve Kütüphanesi Projesi kapsamında şehrin göbeğinde yapımı duran inşaata asılan dev afiş, Düzce Belediyesi ile hissedarlar arasındaki anlaşmazlığı gözler önüne sermişti. Sözleşme gereği hissedarların kütüphane kısmı ile ilgili sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini bildiren Düzce Belediyesi, astığı afişte “Bu bina; sahipleri kütüphane kısmını yapmak istemedikleri için bitirilememektedir.” ifadelerine yer vererek, gecikme için halktan özür dilemişti.
Bu gelişmeyi değerlendiren Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, şu ifadeleri kullandı:
“Gelelim Basmacılar Çarşısı’na... Bir tabela asıldı. Denildi ki, “Bu binanın sahipleri işin özünde kütüphane yapılmasını istemediği için ticari olarak alanı devam ettirmek istediği için bina tamamlanamamıştır. Gecikmeden dolayı özür dileriz.” türünde belediye tarafından bir pankart asıldı oraya. Bu, şu anda Düzce’de tartışılıyor. Doğru mudur, eğri midir? İnsanları hedef mi gösteriyoruz, göstermiyor muyuz? Engel olanlar mı, destek olmayanlar mı, bitimine katkı sağlamayanlar mı? İlim ve bilim olmadan ilerleme olmaz. Adalet olmadan hayat olmaz. Adaletsiz hayat, bilimsiz ilerleme olmaz. Şimdi burada kütüphane olacak. En üst katta belediye kendi hakkındaki tasarrufu kütüphane olarak kullanmış. Karşı binanın malik ve sahipleri de diyor ki: "Biz burayı ticarethane olarak değerlendirelim, ofis yapalım." İlimin olmadığı yerde ticaret olmaz ki. Zaten şehrin merkezinde, güzel bir yerinde bir kütüphane yapılacak. Belediye böyle bir tasarruf kullanıyor. Bu, itilaf konusu oluyor. Eğer ilim öğrenmek, kültür, eğitim bir çerçevede toplanıyorsa ve tartışma konusu oluyorsa bu memlekette, o ticaretiniz batsın ya, o menfaatiniz batsın sizin. Konuşmaya gerek yok. Kütüphane diyor, oraya disko demiyor. Genç insanlar, öğrenmek isteyenler oraya gelip dünyayla, hayatla, ilimle, bilimle, eğitimle ilgili bir şeyler katacak hayatlarına. Belki sana bir şey katacak. Belki oraya çıkan bir öğrenci, bir insan, bir ışık olacak. Bilim insanı, ilim insanı olan bir genç ya da bir insan fark etmiyor. Senin ticarethanenin önünden geçerken sana bir fikir verecek ki, birine bin katacaksın. Fikrin olacak ki ilerleyesin. Bilgin olacak ki fikrin olsun.”
“BU İŞE KARŞI GELENLER CAHİLDİR, ZAVALLIDIR”
Kütüphaneye karşı çıkan kesimlere anlam veremediğini vurgulayan ve sert dille kütüphane karşıtlarına tepki gösteren Ünsal, sözlerini şöyle noktaladı:
“Bu işe karşı gelenlerin bilgili olmadıklarını, cahil olduklarını, öngörüleri olmadıklarını, hayatlarında yeşil ve mor gördüklerini ve bundan sonra başka bir şey göremeyeceklerini, zavallı insanlar olduklarını düşünüyorum. Siz nasıl inanıyorsunuz bilmiyorum. Kim olduklarını tanımıyorum, bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Eğer bu cehalet tartışılıyorsa, bu iş bitmiştir. Cehaletin, aydınlığa karşı, ilme, bilime, öğrenmeye ve eğitime karşı bir tahakkümü, bir hükmü varsa, etkisi varsa, Düzce’yi terk edelim biz ya. Biz Düzce’yi terk edelim.”