Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, 18 Nisan Cuma akşamı Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’yü konuk ettiği ‘Kitabın Ortasından’ programının Türkiye gündemine taşınmasını değerlendirdi. ‘Yorumlu-yorum’ programında konuşan Ünsal, ‘Kitabın Ortasından’ın yeni sezona hızlı bir giriş yaptığını vurgulayarak, artık vatandaştan gelen yorumlara daha fazla yer verileceğini vurguladı.
“KİMSE SENİN HANGİ ŞARTLARDA NE YAPTIĞINI BİLMEZ”
Ünsal, şöyle konuştu: “Katılımından dolayı Sayın Faruk Özlü’ye ve bu programdan dolayı da tüm meslektaşlarımıza, basın camiasına, bunu gündeme aldıklarından dolayı teşekkür ediyoruz. Önemli olan şu: Öyle demiş, böyle demiş... Doğru da demiş. Denilen de doğru. Bir insan belediyeye işe girebilmek için -Beğenmiyoruz ya belediyeyi veya belediyeleri- işe girmek için kaç kişiyi devreye sokuyor, ona yalvarıyor, buna ediyor, eğiliyor, ricalar, minnetler, himmetler... İşin sonunda böyle bir tablo çıkıyor. Şimdi riyaset makamından baktığın zaman söz doğru. Emekçi tarafından baktığın zaman da söz doğru. Yani kimse senin hangi şartlarda ne yaptığını bilmez ama gemiyi limana nasıl soktuğuna bakar. Gemiye bakar. Fırtına olmuş, kasırga olmuş, karayel olmuş, o bilinmez.”
“VATANDAŞ HAKLI: ARADAKİLER KALKSA ORTADAN MESELE BİTECEK”
“Öncü ve Kitabın Ortasından, Düzce’de ve Türkiye’de gündem belirledi.“ diyen Ünsal, şöyle devam etti: “Bunu kimin sayesinde belirledi? Vatandaşla belirledi. Yaşayan insanımıza saygı duyarsan saygı görürsün. Değer verirsen değer bulursun. İnsanları insan yerine koyarsan... İnsan olduğu için “Yaradılanı sev Yaradan’dan ötürü,” diyor ya. Böyle bakarsan işte, Allah insanları yüceltir. Yüceltiyor da hamdolsun. Ama önemli olan, biz şunu iyi bilmeliyiz: Düzce bizim evimiz. Düzce bizim yaşantımız. Düzce bizim geleceğimiz. Sayın Dr. Faruk Özlü’nün samimiyetinden ve iyi niyetinden, memlekete bir şeyler yapma gayretinden ben eminim. Ancak işte Eski Sanayi Çarşısı süreci ve yeni dükkanların satışı konusunda yorumda bulunan Mustafa Kurt’un dediği gibi, aradakiler kalksa ortadan mesele bitecek. Bunu herkes biliyor. Bunun bir zamanı vardır, gerçekleşir. Onu da biraz sabır etmemiz lazım. Sabır ve sükunetle olaylara bakmamız lazım. Bu, vatandaşın kazancından, belediyenin imkânından, fırsatından kendilerine bir dünya kurmak isteyen, kendilerine, egolarına, menfaatlerine hesaplar taşımak isteyen insanlar veya kurumlar veya yetkililer... Her kimin ağrısıysa, eninde sonunda ayaza, açığa çıkacaktır. Endişeye mahal yok. Rahmetli Demirel’in dediği gibi: “Güvenlik güçleri olaya vakıftır, hâkimdir. Vatandaşımız rahat olsun.” Allah rahmetiyle muamele eylesin, Sayın eski Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’e. Şu hakikat çok önemli: Hani, hakikat kendiliğinden belli olsaydı, hitabete gerek kalmazdı. Hakikatle hitabet birbirine çok uyumludur. Birisi söylenir, birisi yaşanır.”
“FARUK ÖZLÜ’NÜN DÜZCE’YE KATACAĞI ŞEYLERİ HAYAL BİLE EDEMEYİZ”
Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün Düzce için önemli bir değer olduğunun altını çizen Ünsal, Özlü’ye karşı sergilenen saldırgan tutum ve davranışların derinine inmek ve ne amaçla dedikodu üretildiğine bakmak gerektiğine dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“Netice itibariyle geldiğimiz noktada şu var: Bir insan kolay yetişmiyor. Bir adam kolay yetişmiyor. Düzce’de enaniyet, nefis, menfaat, hile, hurda, dedikodu, ifrat, tefrit... Ne derseniz deyin, bunları ortadan kaldıralım. Bunları kullanan, bunlarla beraber kendilerine dünya kuran insanları, etki ve yetki noktasında el çektirelim. Faruk Özlü’nün Düzce’ye katacağı şeyleri hayal bile edemeyiz. Bakın, kavga eden kim? Kavgayı edene bakacaksın. Bizle ilgili olsun veya topluma mal olmuş insanlara olsun. Bize saldıranlar kim? Faruk Özlü’ye saldıranlar kim? Baktığınız zaman... Ben şuna inanıyorum: Eksiği var mıdır? Vardır. Hatası var mıdır? Vardır. Ancak tarlaya ne ekersen onu biçersin. Kaba ne koyarsan onu içersin. Ama ne tarlaya ekmeden, ne kaba koymadan içmekle, biçmekle mümkün olmadığına göre, biz hepimiz Düzce’yi şu an yöneten insanlara, “Düzce’ye ne katabiliriz”in derdinde olursak, işte bulunduğumuz pozisyonlarda, dünyada da, ahirette de hesap verebilir veya vicdanen, imanen rahat olabiliriz. Diğer türlü, bu dünyada, dünyanın menfaatlerine, egolarına, zevklerine, kılına, tüyüne... Neyse... Çok tamah edenlere huzur ve mutluluk yok. Hepimiz bir rüyadayız. Uyanacağız. Dünya bir rüya. Uyanacağız. Uyandığımız zaman gerçeklerle karşılaşırız.”