Toplumsal yapı olarak kavmiyetçiliğin ağır bastığı bir yapıya sahip iken son on yılda sanayinin, bürokrasinin ve üniversitenin gelişimi ile kendisini oluşturan toplum dinamiklerinin şeklini değiştirmiştir.
Artık düzce başka bir düzce olmuştur.
Pratikte böyle iken gelgelelim toplumun önünde giden ve bu toplumun aslını oluşturanların gözünde düzce hala on yıl önceki düzce olarak görülmekte ve buna göre davranışlar sergilenmektedir.
Eskiden merkezden bir ses verildiğinde Düzce’nin her yerinden duyulurdu.
Tüm toplum aklı bunu konuşur bununla yatar bununla kalkardı.
Fakat artık düzce de bu merkezden çıkan ses toplumun önemli kesimi tarafından değerli görülmemekte sadece küçümser bir bakış ile yaklaşılmaktadır.
İşte tam da bu nokta da siyasetin merkezi de bu gerçekle örtüşmekte aynı paralellikte kendi seyrini devam ettirmektedir.
Toplumu siyasi olarak şekillendiren bu unsurlar hala toplumu kendilerinin arzu ettikleri şekilde yön bulacağını zannetmektedirler.
Ama gerçek bundan çok uzakta olup son on yıl içerisindeki siyasi arzuların ve bunun gerçekleşme şekli ortaya koymaktadır.
Her seçim öncesi oluşan algı ve onun pratiği bunun en güzel örneğidir.
Ama en çarpıcı yanı bu köhneleşmiş akıl bunu asla kabul etmemekte çıkan olguyu kendi düşünce örgüleri içerisinde bir yere oturtmakta ve bir takım ulusal ve yerel aktörlere ve unsurlara bağlayarak aynı hırs ve arzu içerisinde gelecek günlere umutla bakmaktadırlar.
Tıpkı sürekli yenilen güreşçinin yeniden mindere çıkma arzusu gibi.
Hiç bir kondisyon ve teknik çalışma yapmadan mindere çıkan bu güreşçinin maç kazanma ihtimali ne ise bunlarında tekrardan bu toplum içerisinde yeniden sözlerinin bir değer kazanması odur.
İşte böyle olunca Düzce’nin siyasi olgusu Düzce’nin sesleri ile değil Ankara’nın sesi ile şekillenmektedir.
Kendisini yenilemeyen yenilemediği gibi farklı seslere ve tonlara itibar etmeyen, onlara değer vermeyen bu akıl sahipleri ile Düzce’nin siyasetinin geleceği noktasında varın siz karar verin.
Ama tüm bunlara rağmen kendi aklının yanına başka akılları da alıp yoluna devam eden ve toplum için bir takım hedefler koyan akıl sahiplerimizde mevcuttur.
Bu güruh son seçimlerde tamda başarılı olmasa da etkisini yavaş yavaş ortaya koymakta bu sesin şiddetini artırmaya çalışmaktadır.
Bu istikametlerini bozmaz iseler bunların Düzce’nin siyasetinde gelecekteki etkileri artacak ve Ankara’nın elinden bu gücü Düzce’nin sesi lehine devşireceklerdir. Ne tezat ki bu akıl normalde iktidar karşısındaki muhalif güçler tarafında çıkması beklenirken aksine bu oluşum iktidar tarafında ve iktidarın gücünü düzce ye devşirmeye çalışan bir akıl olarak yer almaktadır.
Bu akıl sahipleri, kendi tecrübe ve toplum yapısını yeni düşünce ve arzular ile evliliklerini devam ettirdikleri müddetçe başarılı olmaları kuvvetli ihtimaldir. Ve bu oluşum geleceğin düzce siyasetine de rengini verecek olanlardır. Burda bir guruptan veya sivil bir toplumdan bahsetmiyorum aksine bu arzuyu taşıyan tekil kişiliklerden veya birden çok sivil kuruluş ve topluluktan bahsediyorum.
Muhalif düşünce ve sivil toplum oluşumlar ise hala sürekli yenilen güreşçilerden medet ummakta ve onların aklının üzerine hiçbir akıl koymadan hareket etmeye ve yeni ufuklar açmaya çalışmaktadırlar.
Olmaz.. bu zamana kadar olmadı ve olmayacak ta . Çünkü toplum dinamik bir yapıdır ve siz isteseniz de istemezseniz de sürekli kendisini yenilemektedir.
Maalesef görünen köy kılavuz istemez.
Dedikodu siyaseti artık bir değer ifade etmemektedir.
Kavim siyaseti artık bir değer ifade etmemektedir.
Ulusal veya uluslararası bir takım ihtiras sahibi akılların arzuları bir değer ifade etmemektedir.
Gelin, düşünen akılları ortaya çıkaralım ve Düzce’nin sesini olgunlaştıralım. Biz ancak bu adımı atarsak veya bu yönde adım atanların yanında yer alırsak Düzce ye has kendi sesimizi oluşturmuş oluruz. Burada hem iktidar yanlıları hem muhalifler bu yönde çaba sarf etmeli ve özgün olmalıyız.
Düzce’nin siyasetteki bu değişimi kendisini hem ekonomide hem eğitimde hem bürokraside kısacası hayatın her sahasında kendisini hissettirecek ve Ankara’nın değil Düzce’nin sesi bu toplumun aklı olarak ortaya çıkacaktır.
Kalın sağlıcakla…….