Düzce 19°
az bulutlu

Demokratlığı biz bir türlü beceremedik, evet alışamadık. Eleştirmek, çözüm üretmek ya da somut verilerle ortaya çıkarak memlekete fayda sağlamayı biz öğrenemedik. Demokrasi, özgürlük ama senin özgürlüğün benim özgürlüğümü kısıtladığı yerde demokrasi olmuyor işte. Özgürlük ortadan bitiyor.

DEMOKRASİYİ HAZMEDEMEDİK

Dün (22 Nisan) Anıtpark Meydanı’nda Alperen Ocakları da CHP de birer stand kuruyor ancak aralarında bir kargaşa yaşanıyor. Ne kargaşası? Herkes demokratik hakkını kullanıyor. Alperen Ocakları da kullanıyor, Cumhuriyet Halk Partisi de kullanıyor. Oradan oraya gidip de millete... Yani hiç demokrat değil. İnsani değil, İslami değil, vicdani değil.

Bir memlekette anayasal olarak herkes hakkını arasın diye zaten bu cumhuriyet kurulmuş. Ama hak ararken de, hukuk ararken de, yasa ve kanunların karşısında olmadan, insanların özgürlüklerine, iradelerine, dünya görüşlerine saygı göstererek; bedenlerin değil fikirlerin, gücün değil aklın kullanıldığı bir demokratik yarış lazım. Maalesef bunları yaşıyoruz.

DEPREME HAZIRLIKLI MIYIZ?

Bugün (23 Nisan) öğle saatlerinde İstanbul'da bir deprem oldu. Devam da ediyor, bir kargaşa, bir hengame var. Biz, depremleri yaşayan bir il olarak, bölge olarak, yaşamayanlara göre biraz daha akılla, metanetle, hoşgörüyle, makul karşılıyoruz. Ama deprem sallandığı zaman ne aklın, ne tecrübenin, ne vakur olmanın bir ehemmiyeti kalmıyor, çünkü can korkusu var.

DÜZCE’DE DEPREM OLURSA!? RİSKLİ BİNALAR NE OLACAK?

Düzce’de daha önce Suriyeliler’in kaldığı riskli binalar vardı. O günden bugüne kadar bir çalışma yapıldı ama ağır aksak yürüyor. Yıkılması gereken bölgeler var, parseller, adalar var. Ne zaman canımız giderse, ne zaman depremi hatırlarsak o zaman bunlar gündeme geliyor. Öncesinde kimsenin gündeminde yok. Depremdeki binalar... Yani seni öldürmeden binayı terk edebiliyorsan ne mutlu. Çünkü depremin hangi binayı nasıl yıkacağı belli değil.

Depremlerde Düzce, ağır hasar almış bir yer. Canlar vermiş, malımız, canımız kaybolmuş. Bir an önce bu tedbirlerin alınmasının ne kadar gerekli olduğunu bir kere daha yaşadık. Bugün (23 Nisan) öğle saatlerinde herkes sokaklardaydı, hepimiz sokaklardaydık. Can korkusu var çünkü. Ama bunun ötesinde Suriyeliler de gitti, binalarda kimse kalmadı. Depreme karşı alınabilecek önlemleri öngörerek almalıyız. Alamazsak, ah canım, ah canım...

Burada şu var; idarenin başında olanlar bu veballe, bu sorumlulukla hayatlarını yaşarken insanların farklı beklentileri olabilir. Şimdi bir adam Müslüman olmuş da demiş ki: "Ben İslam’ın şartlarını bilmiyorum." "Yalan söyleme yeter." demişler. İşte, vicdana ve insanlığa aykırı gelmeyen ne varsa, hangi uygulama varsa, irade sahipleri bunu yapmalı.

Herkesin bir hesabı var. Ama kimse hesabını, menfaatini, çıkarını, beklentisini masumiyet ve hakkaniyet ölçüsünde sunuyor. Masum ve haklı... Ufak bir haklılığı olduğu zaman onu büyüterek sunuyor. İstisnayı kaide gibi gösterip, olması gereken işleri engelliyor. İş başa düşünce, felaket olunca istisna da kaide olur, kaide de istisna olur. Onun için felaket olmadan istisnaları istisna gibi görüp kaideleri uygulamanın gerekliliği çok önemli. Hasbelkader aklımız buraya kadar eriyor.

KONURALPTE’Kİ FUHUŞ OPERASYONUNUN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Şimdi önemli bir konudan bahsedeceğim: Dün (22 Nisan) öğleden sonra saat 14:00-15:00 gibi Konuralp bölgesinde fuhuş operasyonu yapıldı. Zina suç olmaktan çıktı ancak bu bölgede Düzce polisinin, jandarmanın, adliyenin, devletin tüm kurumlarının gayretli çalışmasından dolayı emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.

Bu operasyonlarda yapılması gerekenleri zaten yapıyorlar. Bugünlerde basına detaylı açıklama yapılır. Ancak o bölgede yaşayanlar, esnaflar, insanlar; polis, jandarma, emniyet güçleriyle biraz daha haşır neşir olur, biraz daha kontak halinde olursa, yardımcı olur, destek verirlerse bu ve buna benzer sıkıntılar Düzce'de yaşanmaz.

CEHALET MENFAAT Mİ KAZANACAK KÜTÜPHANE OLMASI MI?

Gelelim Basmacılar Çarşısı’na... Bir tabela asıldı. Denildi ki, “Bu binanın sahipleri işin özünde kütüphane yapılmasını istemediği için ticari olarak alanı devam ettirmek istediği için bina tamamlanamamıştır. Gecikmeden dolayı özür dileriz.” türünde belediye tarafından bir pankart asıldı oraya.

Bu, şu anda Düzce’de tartışılıyor. Doğru mudur, eğri midir? İnsanları hedef mi gösteriyoruz, göstermiyor muyuz? Engel olanlar mı, destek olmayanlar mı, bitimine katkı sağlamayanlar mı?

İlim ve bilim olmadan ilerleme olmaz. Adalet olmadan hayat olmaz. Adaletsiz hayat, bilimsiz ilerleme olmaz. Şimdi burada kütüphane olacak. En üst katta belediye kendi hakkındaki tasarrufu kütüphane olarak kullanmış. Karşı binanın malik ve sahipleri de diyor ki: "Biz burayı ticarethane olarak değerlendirelim, ofis yapalım."

İlimin olmadığı yerde ticaret olmaz ki. Zaten şehrin merkezinde, güzel bir yerinde bir kütüphane yapılacak. Belediye böyle bir tasarruf kullanıyor. Bu, itilaf konusu oluyor. Eğer ilim öğrenmek, kültür, eğitim bir çerçevede toplanıyorsa ve tartışma konusu oluyorsa bu memlekette, o ticaretiniz batsın ya, o menfaatiniz batsın sizin. Konuşmaya gerek yok. Kütüphane diyor, oraya disko demiyor. Genç insanlar, öğrenmek isteyenler oraya gelip dünyayla, hayatla, ilimle, bilimle, eğitimle ilgili bir şeyler katacak hayatlarına.

Belki sana bir şey katacak. Belki oraya çıkan bir öğrenci, bir insan, bir ışık olacak. Bilim insanı, ilim insanı olan bir genç ya da bir insan fark etmiyor. Senin ticarethanenin önünden geçerken sana bir fikir verecek ki, birine bin katacaksın. Fikrin olacak ki ilerleyesin. Bilgin olacak ki fikrin olsun.

Bu işe karşı gelenlerin bilgili olmadıklarını, cahil olduklarını, öngörüleri olmadıklarını, hayatlarında yeşil ve mor gördüklerini ve bundan sonra başka bir şey göremeyeceklerini, zavallı insanlar olduklarını düşünüyorum. Siz nasıl inanıyorsunuz bilmiyorum. Kim olduklarını tanımıyorum, bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Eğer bu cehalet tartışılıyorsa, bu iş bitmiştir. Cehaletin, aydınlığa karşı, ilme, bilime, öğrenmeye ve eğitime karşı bir tahakkümü, bir hükmü varsa, etkisi varsa, Düzce’yi terk edelim biz ya. Biz Düzce’yi terk edelim.

CUMA AKŞAMI KİMSELERE RANDEVU VERMEYİN MUSTAFA KOLOĞLU GELİYOR

25 Nisan Cuma günü akşamı Cumayeri Belediye Başkanı Mustafa Koloğlu konuğumuz olacak. Kitabı yine ortasından açacağız. Tanıtımlar sosyal medyada başladı. Tanıtımların yorum kısmına görüş, düşünce, eleştiri ve sorularınızı yazabilirsiniz. Program esnasında da aynı şekilde.

Hoşça kalın, dostça kalın, Allah’a emanet olun.

Programın tamamı için: 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.