Avrupa ülkeleri, ABD ve NATO’nun Irak ve Suriye’de Türkiye ile savaşmakta olan terör örgütlerini desteklemeleri ve Ortadoğu'yu terör örgütleri ile şekillendirmek istemelerinin amacı bellidir. Bunların hiç biri, bölgenin huzur ve refahına hizmet için yapılmıyor. Ortadoğu ve İslam coğrafyasının kaosa sürüklenmesi, Müslümanların, başlarını kaldıramayacak derecede birbirlerine girmeleri hedefleniyor.. Tüm bunlar, NATO’da birlikte olduğumuz müttefik görünümlü stratejik düşmanlarımız tarafından, Türkiye’ye rağmen yapılmaktadır, yapılmak istenmektedir. Haçlı zihniyeti, bilhassa ABD, bölgede İsrail’in rahat ve huzuru için bir sonuç alma çabası içerisindedir.

Dün İran ordusuna mensup 2 komutan PKK’nın İran şubesi PJAK tarafından öldürülmüştü. PJAK’ın öldürdüğü İranlı askerlerden dolayı Tahran’da bir askeri yetkili Ankara’yı suçladı. Tahran’ın bu ithamı düşündürücü... Yıllardır el altından PKK’ya destek verip terör örgütünün sözde komutanlarını İran’da ağırlayıp taktik veren İran’ın bu konuda Türkiye’yi suçlamaya hakkı yok.

İran, Kuzey Irak’ta Türkiye’ye karşı Goran Cephesi’ne ve Talabani’ye destek vermekte ve bunları, Barzani’ye karşı da hep kışkırtmaktadır. Aynı İran, mezhepçi Irak hükümetine ve Pers milliyetçisi Haşdi Şabi örgütüne destek vererek Iraklı Sünnilere karşı adeta işkence ve ölüm kampları kurdurtmuştur.

Kendi ordularını geride tutup taşeron terör örgütleri vasıtasıyla düşmanlarla savaşmayı kendinize hak olarak görüp başkalarını “terörü desteklemekle” suçlamak ABD ve Avrupa’nın standartlarındandı. Ama bu prensibi Tahran’ın da benimsediği görülüyor.

Şunu herkesin bilmesi ve anlaması gerekir: Hiç kimse dünyada tek başına yaşamıyor. Kimse kendini dünyanın en akıllısı zannetmesin. Hep birlikte huzur içinde nasıl yaşanabilir, ona bakmalıyız. Çünkü artık şartlar ve kurallar değişiyor. Herkes yeni döneme uyum sağlayacak..

4 Aralık 2016’da Rus NTV’ye konuşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin “dünya dengelerinin değiştiğine” vurgu yaparak, "Tek kutuplu dünya düzeni kurma girişimleri başarısız oldu, Dünya dengeleri değişiyor” demişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan iki hafta önceki Hindistan ziyaretinde “1 milyar 310 milyon nüfusa sahip olan Hindistan'ın içinde olmadığı bir Güvenlik Konseyi'nin sağlıklı bir yapıya sahip olduğunu kim iddia edebilir. 1 milyar 700 milyon nüfusa sahip olan İslam dünyasının temsil edilmediği Güvenlik Konseyi ne kadar adil olabilir?” sözleriyle sömürgeci küresel düzenin asimetrik ve çarpık yapısına dikkat çekmişti.

Alman Şansölyesi Angele Merkel, 29 Mayıs 2017’de “Avrupa sırtını ABD ve İngiltere'ye dayamaktan artık vazgeçmeli” uyarısı ve itirafında bulundu. “Avrupa'nın sırtını artık tamamen Donald Trump'ın başkanı olduğu ABD ve Avrupa Birliği'nden ayrılma sürecini başlatan İngiltere'ye dayamayı bırakması gerektiğini” söyledi. Avrupa'nın "artık kendi kaderini belirlemek için kendisinin savaşması" gerektiğini ifade ettikten sonra "Başkalarına bel bağladığımız günler sona erdi. Son birkaç gün içerisinde bu dönemin artık bittiğini bizzat gözlerime gördüm" diye konuştu.

Bugünse Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, hafta sonu İtalya’da yapılan “G7 zirvesinin başarısız geçtiğini” ve “dünyadaki güçler dengesinde bir değişim yaşandığını” vurguladı. ABD Başkanı Donald Trump ile Amerikan yönetimini “kendi ulusal çıkarlarını uluslararası düzenin önünde tutmakla” eleştirdi. "Sadece başarısız kalan bir G7 zirvesi yaşamadık. Aynı zamanda dünyadaki güçler dengesinde bir değişim oldu" diye konuştu. Gabriel, "Bu durumda bence batı küçülüyor. En azından zayıflıyor" dedi.

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, “ABD yönetiminin beklentileri yerine getirmeyeceğinin anlaşıldığını” dile getirerek, ABD’den kaynaklanan “boşluğun” nasıl doldurulacağının Avrupalı ortaklarla görüşülmesi gerektiğini kaydetti. Söz konusu “güç boşluğunu başka ülkelerin doldurmaya çalıştığını” da belirten Gabriel, “Birisinin uluslararası sözleşmelerden geri çekilmesiyle başka birilerinin buraya girdiğini görüyoruz" diye konuştu.

Türkiye’ye niçin saldırıyorlar ve Ankara’yı niçin durdurmak istiyorlar? Bunu anlamak istiyorsanız yukardaki paragrafları yeniden okuyun. Bugüne kadar saldırıyorlar ama sebebini açıklamıyorlar ya da yalandan sebeplere sığınıyorlardı. Artık açık açık konuşmaya başladılar.

Bölgemizde her geçen gün öfke ve nefret artıyor. Bölge halklarının nabzı iyice sıkışıyor. Kitlesel öfke patlama noktasına geldi. Dünya, bilhassa bölgemiz artık patlama noktasında. Bu sıkışma daha fazla dayanmaz. Çok yakında patlar.

Bu sıkışmışlıktan ve patlamadan tüm Müslümanların daha da güçlenerek çıkacağından hiç şüphemiz olmasın..                       

Katar Emiri’nin baş kaldırışı, Tel Aviv’de, İsrail hükümetine karşı isyan, Yemen'de, Riyad ve Tahran’ın içine düştüğü cendere.. İşte tam bir patlamaya hazır bomba..

Görünen o ki önce bulanacak, sonra durulacak.. Ama inşallah sonu hayrolacak..

30.0.2017

Alper TAN

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.