Mehmet Keleş deyince akla ne güzide şeyler geliyordu. Mehmet Keleş Diye Yazılır İmam Hatipli diye okunur. Sonradan olma değil anadan doğma muhafazakar dini bütün aileden ocaktan yetişme ailenin ferdi olarak bilinirdi.
Fazilet Partisinden Aday adayı olduğu günlerde tanıdım Mehmet Başkanı. Çok faydalı etkili olmasak ta karınca kararınca aday adaylığı için saman alevi kadar destek olmuştuk. Bulvardaki ofisimize amcaoğlu ile gelmişti.
Keleş Düzce’de öyle bir yer yapmıştaki kendisine rağmen ipini çekenler, kolunu kanadını kırmak isteyenler ikinci defa kolunu kaldırıp Düzce Belediye başkanı adayı dediler.
Demekle kalmadılar yerden yere vurdukları toza dumana kattıkları Mehmet Başkana toz kondurmadan dumandan nemden arınmış halde başkanlık koltuğuna taşıdılar.
Kimilerine göre Arslan’ı kediye boğdurdular kimilerine göre asalet aslına rücu etti.
Ekibini kurarken dava adamı hissiyatını unutup işi ehline verin düsturu ile davasına dümdüz gidenleri geminin kaptan katına aldı. Dava adamları çarkçıbaşı, makine dairesine, güverte temizlesin işleri ney diki.
Cuma namazındaki hocayı çok iyi dinleyenlerden Mehmet Başkan. Hoca hısım akraba ya yardım edin derken Mehmet başkan hocanın dediği ile amel edip haklı olarak hısım akraba konu komşu belediyedeki a takımını kurdu.
Passsada binmesindi. Düzceye yakışan audiye binsindi. Eyvallah haklıydı. Kimin başkanından aşağıydı bizim başkan. Ama audi gele gele FG plakasıyla gelmişti. Ya bu kadar büyük hata olmazdı. Hem audi hemde FG Plaka birileri Mehmet Başkanın inisiyatifini zorluyordu. Neyse hemen plakayı değiştirdik. Ele güne rezil olsakta hatamızdan döndük.
İşimiz çok projeler iddialı yol uzun dava büyüktü. Reisinin yanında öğrendiklerini tecrübelerini Düzce’ye mega proje olarak hayata geçirmeliydi.
Ağzı olan konuşmaya başlayınca kim nasıl susacaksa sussundu artık. İş var güç var. Parazitlerle uğraşamazdı Mehmet başkan.
Dost vardı düşman vardı. Kazası vardı belası vardı. Aslan yürekli başkanımız yanına şekilli korumalar alıp şeklini dosta düşmana göstermeliydi. Gösterdi hemde birilerini gözüne özüne soka soka gösterdi. Olsundu yakışırdı Mehmet Başkana altı üstü kaç tane başkanımız vardı ki.
İl Başkanı Cumayerinden,Ticaret Odası Başkanı Cumayeri’nden Milletvekili Hanfendi memleketten akasıda önü de sağlamdı Mehmet başkanın.
Yakışırdı be derken nazar değmeye başladı.
Düzce siyasetinde Kurtlar dansa başlamıştı. Hani Kurtlar aç kalıp av bulamayınca dansa başlayıp ilk yere düşen kurdu diğerleri yer ya. Hah o cinsten bir dans başladı.
Abdülhamit’in Yıldız İstihbarat teşkilatı misali Külliyeye Parti genel merkezine jurnaller gitmeye başladı bir kere. Tatlı rekabetler kurtlar dansına döndü. Halada devam ediyor.
Düzce’nin şehir içi sokakları asfalt beklerken parklar yapıldı görsellik yapıldı şölenler yapıldı. Halada şölen görsellik devam ediyor.
Önce EDS gerekliydi Düzce’ye Milletin Can Mal güvenliği şehrül eminin göreviydi. Anayasa değişikliği konuşulmaya başladığı günlerde çalışmayan EDS ler Düzcelinin gözüne gönlüne sokuldu. İster bak ister bakma ama o EDS ler sana bakıp görecekti zeten. Yaparım ha misali sünnetçi korkusu verildi.
Yukarıdaki satırlarda hicivde olsa çoğu Tüm Türkiye’de görülen bilinen şeyler. Temsilde değil üslupta eksik olurmuş.
Temsil edilen hal üslupla anılırsa kim neyi nasıl anlar alırsa alsın ama işin içinde anlaşılmaz bir hal var.
Gezi olaylarını hatırlayalım. Gençlerin demokratik haklarını kullandığı çadır kurduğu bir eylem. Hinlisi de vardı hinsisizede. Efendisi de vardı iti de vardı kopuğuda.
Önce biraz gerdiler ortamı. Sonra ansızın bir gece yarısı polisler yaktı çadırları. Darmaduman ettiler. Zaten birileri o anı bekliyordu. Damadı Hapiste olan Bülent Arınç çok ortada bit açıklama yaptı. Her şey dümen uyuna göre ayarlanmıştı. Sonrası malum. Faizler arttı. Türkiye milyonlarca dolar faiz ödedi gezi olaylarında. Çayın Kuşu Çayın taşıyla vurulmuştu.
Milleti Devletle çatıştırıp milletin masrafını devlete yıktılar. Ekonomik dengesizlik ve faizlerden ağa babaları parayı çekip aldılar.
Cambaza bak dercesine 17 25 Aralık senaryosunu yazdılar. Onbeş temmuz derken ne kadar sütü kanı bozuk varsa sütünü kanını bozan babacıklarına hizmet ettiler.
Ben Amerika Başkonsolosunun Düzce Belediye başkanını Ziyaret etmesini hala anlamış değilim. Başkanın Belediyeler birliği başkanı olmasına aklı yetmez zaten.
Ama Düzceye dikilen Rabia heykelini düşünürken tımarhaneye gitme korkusu sardı beni.
Düğün yok bayram yok eniştem beni niye öptü derler.
Başkan Keleş üç senedir Belediye Başkanı.
Rabia işareti ile doğalı yaklaşık üç sene oldu.
Reis bunu aldı baltacı yaptı Ülkemize uyarladı.
Dedim ya deli olup tımarhaneye gidecek kadar beynimi zorlanıyor. Mehmet Keleş başkana vahiy mi geldi de bu heykeli dikti diyorum vahiy yolu kapalı.
Kılavuzlar karga olur, milletin değerlerini hafife alır başkanı aklına girer turuva atları olur diyorum Mehmet Başkan Bu zokayı yutmaz.
Şeytan adamı inandırarak günah işletirmiş biri başkanın inandırdı damı böyle bir iş yaptı diyorum Keleş başkan o şeytana haddini bildirir.
Ölçtüm biçtim bir kefen çıkmadı.
Kılıçdaroğlu hangi panikle yola çıktı bilen bilir. Ama Kılıçdaroğlu memlekette ne olacağı bilinmeyen bir yola çıkıyor Düzce’ye Rabia heykeli dikiliyor.
Bu işi Rahmetli Cuma yerli Necati’ye sorsan bile böyle akla ziyan bir iş olmaz derdi. Ben öyle bildim duydum Cuma yerli Necati’yi.
O heykel o kadar manipülasyona açık provokasyona gebeki. Altı sakal üstü bıyık.
Bu kadar zamanlama böyle bir konjonktür tövbe tövbe.
Padişahın bir atı vardır. Padişah atına aşıktır. Hergün kükremesini kişnemesini dinler huzur bulur.
At haftada bir seyisi ahirete postalayacak kadar azgındır. Bakım iyi yediği önünde yemediği ardında.
Konu hünkara arz edilir. Veziri azam “Hünkarım sizin küheylan hergün desek yeridir bir seyisi çiftesiyle öldürür. Bir çare buyurun” der.Hünkar Hiddetlenir” Ülkedeki tüm seyisler ona feda olsun. Eğer küheylana bir şey olsun hepinizi süründürürüm. Hele canına keder getirdi diyenin boynunu vururum” der.
Olacak buya at bir iki güne ölür. Vezirler en yaşlı veziri haber vermek için hünkara gönderirler. Yaşlı vezir herkesle helalleşir hünkarın huzuruna girer.
“ Hünkarım Sizin küheylan varya. Yattı kalmaz oldu. Baktı görmez oldu. Yemez içmez oldu. Dünya nefesinden bir nefes almaz oldu” deyince padişah hiddetlenir.
“Bire densiz ne dersin sen. Şuna küheylan öldü deseneé deyince
Yaşlı vezir” Ben demedim hünkarım SİZ DEDİNİZ” der.
Ramazan Bayramınız hayırlı mübarek kutlu olsun.
Allah Devletimize milletimize Devleti ebedi Müddet derdi ile dertlenenelere keder vermesin.
Selam ve Dua ile kalın sağlıcakla.
GSM: 0 507 754 82 81